Haftanın Polemiği
“Kabullenmek mi, Boyun Eğmek mi?”
“Yaşam sana ne getirirse kabul et… ama kimsenin hakkını ve özgürlüğünü almasına izin verme!”
Bu cümle, ilk bakışta sakin bir bilgelik çağrısı gibi görünür. Oysa içine girildiğinde sert bir itiraz, net bir sınır ve güçlü bir duruş barındırır.
Hayat; kayıplar, sürprizler, gecikmeler ve hayal kırıklıklarıyla gelir. Bunları kabullenmek bir erdemdir. Çünkü değiştiremeyeceğimiz şeylerle savaşmak insanı yorar, içten içe tüketir. Ancak burada kritik bir çizgi vardır: Kabullenmek, boyun eğmek değildir.
Toplumda sıkça yapılan hata tam da budur.
“Boş ver”, “idare et”, “böyle gelmiş böyle gider” cümleleri, zamanla hakkın gaspını normalleştirir. Özgürlükler yavaş yavaş aşınır; önce ses kısılır, sonra sözler, en sonunda da itiraz hakkı.
Oysa hak, talep edilmediğinde kaybolur.
Özgürlük, savunulmadığında elden gider.
Yaşamın getirdiklerine karşı olgun olmak; haksızlığa karşı sessiz olmak anlamına gelmez. Aksine, gerçek olgunluk nerede duracağını bilmektir:
- Kaderine saygı duyarsınAma adaletsizliğe razı olmazsınSabredersinAma susmazsın
Bu haftanın polemiği şunu soruyor:
“Biz kabullenmeyi mi seçiyoruz, yoksa alıştırılarak vazgeçirilmeyi mi?”
Unutulmamalı:
Hayat sana her şeyi getirebilir. Ama onayını almadan senden hiçbir şeyi götüremez.
Hakkını ve özgürlüğünü korumak, isyan değil; insan olmanın en temel sorumluluğudur.
