You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

KALABALIKLAR TRENİ

Özel Üye
KALABALIKLAR TRENİ
Hesaplar nerede başlar hayatımızda? Doğduğumuz ilk anda belki de. Adımızı belirlerken annemiz, babamız, bize güç verecek, bizim için gelecekte anlamlı olacak, adımız gibi olacağımız isimler seçmek isterler. Adımızla yaşamamız konusunda gelen dilekler ilk belirleyicisidir hayatımızın hesaplar üzerine kurulacağının.
İlk önce bizi en çok sevenler, sevdikleri için başlarlar bu işe. İyi bir okul, iyi dersler, erkenden belirlenmesi gereken ciddi bir meslek hayali gibi öncelikli hesaplar. Mesela doktor olma hayali kurabiliriz küçükken, öğretmen, mühendis falan… Ama küçükken büyüyünce palyaço olmayı isteyen bir çocuk ve bunu hoş karşılayan bir ebeveyn gördünüz mü hiç? Saçma belki palyaço olmak değil mi, ama hayali kurulabilecek bir şeyse madem değerlidir her halükarda. Bir çocuğun gelecek hayallerinin başlangıcıysa mesela, buysa ufkunu genişletecek olan, o dakika durdurursak bu cıvıl cıvıl isteği, doktor olması beklenebilir mi hiç ondan? Böyle sürüp gider uzunca bir süre hesaplarla. En asi olanımız bile sınırlar içerisinde asidir. Bizi büyüten kurallarla kurarız kendi çevremizi de. Arkadaşlıklarımızın sınırı vardır. Aşkımız belli kurallara göre yaşanmalıdır ki doğru olsun. İçimizden geldiği gibi yaşarsak aşkımızı da ya günahkâr oluruz ya bencil. Sonra bir iş sahibi oluruz ve evleniriz mesela. Sınırlar içerisindeki hayatımız bizim için zevklidir aslında çünkü olabilecekler bunlardan ibarettir sadece. Fazlasının hayalini kuramıyorsak eğer hayat zaten herkes için bunlardan ibarettir ve bunlar mutlu olmak için yeterlidir.
Bir de bunun yanında hayatı, rayında gitmesi gereken ve uğraması gereken her istasyondan sonra sona varan bir tren olarak görmeyenlerimiz vardır. Bunlar sürekli bu treni farklı yollardan sona götürmek isterler. Bilmedikleri belki de sonu bulamayacakları, tekrar başa dönecekleri ama önceden hesaplanmayan yollardan. Nasıl olmuşsa bu kişiler önlerine koyulan, tadını beğenmedikleri yemeği reddedip aç kalmayı tercih edebilmişlerdir. Bunlar yetinmeyi bilmezler hiçbir şeyle. Ne kadar da ukaladırlar değil mi? Hayat üzerine ahkam keserler sürekli. Hayatı çok iyi bildiklerinden değil, hayatın nasıl yaşanması gerektiğini, hangi anlamlarla yüklü olduğunu sürekli düşündüklerinden. Her şeyi o kadar çok düşünürler ki, artık onlar için çizgileri çok uzak olan belki de hiç olmayan sınırlar oluşur hayatta. Hayaller güzeldir ama bu geniş ufuklar içerisinde mutlu olmak o kadar da kolay değildir artık. Sürekli yapılmayı bekleyen işler vardır. Binlerce kilometre uzaktaki çocuklar açlıktan ölüyorsa bunda onların da payı vardır. İnsanlar hala düşünmekten korkuyorsa, konuşamıyorsa, bir çocuk yağmur altında titreyerek uyuyorsa her gün ve bunları görebiliyorsa birileri, görüp bir şey değiştiremiyorsa, mutlaka bir payı vardır. Bu koşturmacayla geçer bir ömür boyu belki de kendine bile faydası olmadan. Sadece kocaman bir dünya yarattıkları için kendilerine kocaman olur sorunları da. Sınırlarıyla yaşayanlarsa mutlu bitirirler hayatlarını belki yetindikleriyle. Belki de büyüdükçe fikirleri, hep mutlu olurlar. Onlar sonucunu bilmeden, bilmeyi hesaplamadan düşünürler. Düşündükçe genişleyen sınırlarında hiç yalnız kalmazlar. Hep milyonlar vardır yanlarında. Adını rengini bile bilmedikleri milyonlar. Başka kıtalarda, başka dilleri konuşan, hiçbir zaman tanıyamayacakları fakat aynı atan yüreklere sahip milyonlar. Bunun heyecanıyla yaşarlar hep ve tren son istasyona gelir. Tüm kompartımanlarda birbirini tanımayan milyonların çığlık çığlığa sessizliği vardır. Onların yüzyıllara yayılan birikimi…
Şimdi bir tercih yapmak gerekse, doğarken belirlenmiş ailemle, mutlu ve sınırlarımla son istasyona varmaktansa, milyonların sıcaklığında ve düşünerek, isteyerek geçirilmiş bir ömrün huzurlu sonunu seçerim. Hiçbir zaman sona gelmeyeceğime, birilerinin trene hep farklı raylar ve yollar inşa edeceğine inanmayı isterim. Yani her anı isteyerek yaşanılmış bir hayatın sonunda, yeni heyecanlarla, hayaller kurarak, inanarak trenden inmeyi…
Alıntı:Sadece her şeyimizi kaybetdikden sonra , gerçekten özgür olabiliriz ~

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Forumki.Com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.