Koronavirüs için geliştirilen ve Safha-3 çalışmaları devam eden aşıların etkinliklerinin yüzde 90'ın üstünde olduğuna şive yapan Prof. Dr. Şanlıdağ, “Aşıların emniyet testlerinde önemli bir yan etkiye rastlanmadığı bilimsel olarak kanıtlandı. Güvenliği ve etkinlikleri onaylanmış aşıların yapılmasında herhangi bir sakınca yoktur. Virüse karşısında ben de aşılanacağım” dedi.

Aşı karşıtlığına da uyarı çeken Prof. Dr. Şanlıdağ, aşı olmanın önemine şive yaptı. Aşının koruyucu bir sağlık durumu hizmeti olduğunu bildiren Prof. Dr. Şanlıdağ, “Yaygın bir rahatsızlık olan COVID-19'la mücadelede en manâlı öğe hastalığın yayılmasının önüne geçilmesi. Bunun için de en etkili araç şu lahza aşıdır. Aşı, hastalığın hafif atlatılması ve toplum bağışıklığının kazanılmasında da etkili bir yoldur” ifadesini kullandı.

Koruyucu önlemler de zamanlı uygulanmalı

Salgının denetleme altına alınabilmesi için aşının geniş kitlelere ulaşması gerektiğinden söz eden Prof. Dr. Şanlıdağ, virüse karşısında aşının tek silah olmasına rağmen, salgını tek başına sona erdirmek için yeterli olamayabileceğine değindi. DESAM Enstitüsü Matematiksel Modelleme Araştırma Grubu'nun yaptığı çalışmayla, nüfusun yüzde 50'sinin aşılanmasının bile tek başına salgını askıya alma konusunda yeterli olamayacağının ortaya konduğunu hatırlatan Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, “Virüsün bulaşıcılık hızını, aşı ile birlikte koruyucu önlemlerin de eşzamanlı olarak uygulanmasıyla azaltabiliriz” dedi. 

Dünya üzerinde birçok ülkede klinik test sürecinde olan ve etkinlikleri araştırılan COVID-19 aşılarının mevcut olduğunu dile getiren Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, aşı ile birlikte koruyucu burun spreyi çalışmalarının da umut verici bir şekilde sürdüğünü anımsattı. 

 

iha