You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Yazar: PeRi
[Resim: 3586144.jpg] Gündelik hayatın vazgeçilmez içeceklerinden çayın türleri hakkında bilgilendirmelerde bulunan Beykent Üniversitesi Afiyet Bilimleri Yüksekokulu Gıda ve Diyetetik Bölümü Arş. Gör. Kübra Şahin aralarındaki farklarını da anlattı. Siyah çayın, nehir yapraklarının ezilmesi sonucu ortaya meydana çıkan polifenol oksidaz enziminin katalize ettiği oksidasyon sonucu oluştuğunu söyleyen Şahin, “Siyah dere üretimi esnasında koparma, soldurma, kıvırma ve kurutma işlemleri yapılmaktadır. Soldurma işlemi esnasında kıvırma işlemi için yapraklar yerinde ülkü getirilmektedir. Kıvırma işlemi sonucunda yaprakların hücre yapısı parçalanmakta ve mayalanma süreci başlamaktadır. Teknolojik olarak değişiklik gösterebilen imal yöntemlerine göre siyah çayın son durumu ortaya çıkmaktadır” dedi.

Kübra Şahin çayın hangi kısmının nasıl adlandırdığına dair ipuçları vererek, “Yeşil çay, akarsu bitkisinin yokuş tomurcuğu ve onu takip eden iki yaprak esasına göre hasat edilmiş taze sürgünlerinden üretilen, okside olmamış bir akarsu çeşididir. Beyaz dere ise, imal için çay bitkisinin tomurcukları, birinci ve ikinci yaprakları çok tazeyken koparılır; yapraklar soldurulup, dikkatle ayıklanıp, fırında kurutulur. Beyaz çayın rengi, yaprak şekli ve kokusu soldurma aşamasında ortaya çıkar” ifadelerini kullandı.

''İşleme ve hasat farkında olan kadar isimlendiriliyor''

İşleme ve hasat farklılıklarına tarafından çayların siyah, yeşil ve beyaz gibi bambaşka şekilde isimlendirildiğini gösteren Şahin, “Yeşil çay, taze dere yapraklarının ısıl işlem, kıvırma ve kurutulmasıyla üretilmekte iken siyah dere üretiminde soldurma, kıvırma, oksidasyon ve kurutma yöntemleri uygulanmaktadır. Beyaz akarsu ise, dere bitkisinin yalnızca tomurcuklarının ve genç yapraklarının kullanılması yönüyle diğer çaylardan ayrılmaktadır” dedi.

Şahin, beyaz çayın, yeşil ve siyah çaydan farklı olarak hiç mayalanma işlemine uğramadığının altını çizerek sözlerine şöyle devam etti;

“Yeşil çay, siyah çayla aynı bitkiden ‘Camellia Sinensis'ten elde edilmesine rağmen; aralarındaki tek farklılık, işleme tekniğinden kaynaklanır. Yeşil çayın yaprakları, siyah çaya kadar fazla daha eksik operasyon görür. Aynı bitkiden elde edilen siyah nehir için yapraklar yavaşça kurutulur, yeşil dere ise yaprakların toplanır toplanmaz kavrulup tez kurutulması ile elde edilir. Siyah akarsu kurutulurken oksijenle tepkimeye girer, yeşil çayın ise tepkimeye girmesine izin verilmez. Yeşil nehir bitkisinin yaprakları, taze ve yeşil rengini kaybetmez.”

''Yeşil çayın antioksidan içeriği daha yüksek''

Yeşil çayın antioksidan içeriğinin yüksek, kafein miktarının ise daha eksik olduğuna dikkat çeken Şahin, “Beyaz akarsu, fazla fazla tadı ve rengi yoktur. Siyah çay ile yeşil nehir arasındaki tek ayrım işlenmelerinden kaynaklanan lezzet, renk ve aromadır. Beyaz çayın diğer çaylara göre daha pahalı olmasının sebebi az önce açılmamış, fazla taze çay yaprağı tomurcuklarından toplandığı için üretilebilecek tedarik azdır. Bu tomurcukların elle toplanması maliyeti artırmaktadır” ifadelerini kullandı.

iha
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3586471.jpg] İstanbul Medipol Üniversitesi Çamlıca Hastanesi Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ayşe Serap Akgün, millet aralarında kalça çıkığı olarak bilinen kalça displazisi hakkında uyarılarda bulundu. Çare edilmediği takdirde ülkemizde yirmi bin bebeğin sakat kalma ihtimalinin bulunduğunu söyleyen Doç. Dr. Akgün, "Ultrason taraması ile kalça çıkığı görülme sıklığı yüzde beşlerden binde beşlere indirilmiştir. Buna rağmen aileler tarafından tarama programına götürülmeyen, ihmal edilen ya da atlanan vakalar sebebiyle her yıl yaklaşık 3 bin bebek bu yüzden ameliyat edilmektedir. Bu sebeple ailelerin bu konuda hassas olmaları ve ihmalkârlık etmemeleri fazla önemlidir" dedi.

Doç. Dr. Akgün, sözlerine şöyle devam etti: "Millet arasında kalça çıkığı olarak aşina gelişimsel kalça displazisi uyluk kemiği ile kalça eklemi arasındaki ilişkinin bozulmasından kaynaklanır ve bin canlı doğumda yaklaşık 5 ila 15 aralarında olduğu öngörülmektedir. Bu da ülkemizde her sene tedavi edilmediği takdirde sakat kalma ihtimali olan yaklaşık 15-20 bin bebek anlamına gelmektedir. Bu vakaların yüzde 60'ında bilinen bir risk faktörü değil iken, doğumda makat geliş riski arttırmaktadır. Az Daha her beş makat geliş doğum vakasının birinde bu duruma rastlanmaktadır. Anne suyunun eksik ya da fazla olması da riski artırırken aile de kalça çıkığı öyküsü olması da önemli bir göstergedir. Kız bebeklerde erkeklere nazaran 4 ile 8 kat daha pozitif rastlanmaktadır. Doğum sonrası yanlış kundaklamalarla da kalça çıkığı gelişebilmektedir".

Bebeklerde kalça çıkığı taramasının, evrensel tarama denilen bütün bebeklerin taranması veya seçici tarama denilen tehlike faktörü ya da pozitif tetkik bulgusu olan bebeklerin araştırılması şeklinde 2 türlü yapılabildiğinin altını çizen Doç. Dr. Akgün, "Ancak seçici tarama ile yani artı muayene bulgusu ya da herhangi bir risk faktörü olmayan bebeklerde bile 2 bin bebekte bir elde etmek üzere atlanan vakalar olabileceğinden ana olan evrensel taramadır. Ülkemizde Sıhhat Bakanlığı'na bağlı Ahali Sağlığı Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Gelişimsel Kalça Displazisi Tarama Programı mevcuttur" ifadelerini kullandı.

"Kalça ultrasonunu ihmalkârlık etmeyin" Taramada kullanılan ve bebeklerde birincil 6 ayda altın standart olarak kabul edilen görüntüleme yönteminin kalça ultrasonu olduğunu gösteren Doç. Dr. Akgün, "Ultrason keza radyasyon riski olmayan, güvenilir, kolay ulaşılabilir bir yöntemdir. Tedavide yol göstererek teşhis başarısını ve komplikasyon riskini azaltır. Ülkemizde bütün yeni doğanların aileleri birincil 48 saat içinde sağlık durumu kuruluşundan taburculuk gerçekleşmeden bu konuda bilgilendirilmekte, 3-4 haftalık iken yapılan kontrol takiplerinde tehlike faktörü ve muayene bulgusu açısından değerlendirilerek kalça ultrasonuna yönlendirilmektedir. Ancak maalesef hala bu yönlendirmelere rağmen sıhhat kuruluşlarına başvurmayan, ihmal eden aileler yüzünden erken dönemde kolay müdahaleler yetiyorken geç dönemde önemli cerrahi girişimlere ihtiyaç duyulmaktadır" açıklamalarında bulundu.

iha
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3585720.jpg] Korona virüsle çaba zarfında 65 yaş ve üzeri şahısların aşılanması sürerken meşhur şarkıcı Nilüfer de aşısını oldu. Nilüfer, korona virüs aşısı olduğu anın görüntüsünü, "Karar verdim aşı oldum" notuyla sosyal ağ hesabından paylaştı. O paylaşıma bir takipçisi, "Bu korona aşısı yok. Ben de yaptırmak için bekliyorum sabırsızlıkla. Fakat bütün korona aşıları sol koldan Nilüfer Hanım. Bu ne şimdi?" ifadelerini yazdı ve gülümseyen emojiler koydu. Sanatçıdan bu yoruma ise yanıt gecikmedi. Nilüfer, "Hanımefendi ben meme kanseri geçirdim. Sol kol altındaki lenflerden operasyon yapıldığı için aşı oraya yapılamıyor. Gülünecek bir şey değilmiş yok mi?" cevabını verdi.

iha
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3586140.jpg] Samsun'da son günlerde etkili olan yoğun kar yağışına karşın Kovid-19 aşısı uygulanmaya devam ediliyor. Afiyet Bakanlığı Samsun İl Sağlık Müdürlüğü ekipleri sıfırın aşağı 8 derece soğukta Altınkaya Baraj Gölü'nü feribotla aşarak 65 yaş üstü vatandaşlara evlerinde aşı yaptılar.

Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılan tabloda Karadeniz Bölgesi'nde en çok korona aşısı yapılan il olan Samsun'da aşı ekipleri zorlu hava şartlarına aldırış etmeden korona virüs aşısı yapmaya devam ediyor. Son günlerde dondurucu soğukların etkin olduğu Samsun'un Vezirköprü ilçesinde kar kalınlığı 60 santimetreyi buldu. Vezirköprü İlçe Sağlık Durumu Müdürlüğü aşı ekipleri Samsun merkeze 150 kilometre uzaklıktaki Altınkaya Mahallesi'ne ulaşmak için önce araçla Altınkaya Baraj Gölü kenarına geldi. Burada araçlar feribotlara yüklendi. Feribotlarla Altınkaya Baraj Gölü'nün aleyhinde yakasına geçildi. Feribottan inen araçlar kilometrelerce karlı yolu kat etti. Bir Takım araçlar ise buz engeline takıldı. Bir Takım yerlerde yürümek zorunda kalan aşı ekipleri zorlu bir yolculuk sonunda Altınkaya Mahallesi'ndeki evlere ulaştı. Sağlıkçıların bu engebeli yolculuğu ise drone ile havadan görüntülendi.

Evlerin kapısını çalan sağlıkçılar, yaşlılar göre sıcakkanlılıkla karşılandı. Aşıya ulaşmakta zorluk çeken Emine(79) ve Hüseyin (79) Öksüzoğlu çiftine evinde aşı yapan ekipler, onların dualarını aldı.

[IMG]cdn.iha/Contents/pool_file/2021/07/62990_aw248343-09.jpg[/IMG]

iha
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3586892.jpg] Süper Lig'in 26. haftasında Alanyaspor ile deplasmanda karşılaşan Galatasaray, sahadan 1-0'lık skorla şampiyon ayrıldı. Maçın peşinde düzenlenen basın toplantısında konuşan Galatasaray Teknik Direktör Fatih Terim, Aytemiz Alanyaspor ile her maçın zevkli geçtiğini aktardı. Terim, “İstanbul'daki maçta biz topun hakimiydik. Burada onlar topun hakimiydi. İlk güya 1-0'dan sonradan oyunu koparabilirdik. Böyle maçlarda 2'yi bulmak kritik süreçtir. Bulamadık. İkinci güya Alanyaspor topa daha çok sahip oldu, pozisyon bulmaya çalıştı. Bir kaç pozisyon da buldu. Buradan üç puanla ayrılmak basit bir şey yok.

Bu kritik maçtan 3 puan aldığımız için sevinçliyiz. 3 puan kazandıran futbolcularımı tebrik ediyorum. Alanya deplasmanından kazasız belasız ayrıldığımız için sevinçliyiz" dedi. Maçta Luyindama'nın kafasına darbe aldığı pozisyonu yorumlayan Terim, "Kırmızı kart pozisyonu var. Orada Luyindama'nın kafasının değil ayağının nereye kalktığına bakmak lüzumlu. Biz böyle bir kadere uğradık derbi maçında. Ben çıkıp kırmızı kart dedim. Cüneyt Çakır'ın yöneticilik ettiği maçtı” biçiminde konuştu.

“Ben hayretler içeresindeyim”

Tesadüf hakemlerini değerlendiren Terim, “Cinayet yemek yemek istemiyorum lakin şöyle bir şey aklıma geliyor. Genç hakem veriyorsunuz, fazla güzel. Dördüncü hakemi de genç veriyorsunuz, daha evvel Süper Lig'de görmeye alışkın olmadığımız. Bu yetmiyormuş gibi VAR'a Süper Lig'de düdük çalmaya alışık olmayan hakem koyuyorsunuz. Bu nasıl kavrama. Haftanın en kritik maçı Galatasaray-Alanyaspor maçı değil mi? Bu nasıl bir kavrayış. Ben hayretler içeresindeyim. Genç hakemlere itirazım yok lakin bir tarafı tecrübeli olayları doğru yönetecek. İkinci sarı kart yok, kırmızı kart yok penaltı değil. Bunları ben pek dillendirmem. Bu kadar bariz ki bir tuzağı daha bertaraf etmek zorunda kaldık. Ondan dolayı da mutluyum. Bunun başka bir anlamı değil. Hiç tatlı bir şey yok. Böyle şey olur mu?. Ben anlamakta güçlük çekiyorum.

Bize gelince hiç çekinmeden. Bu kadar kritik bir maçın bu değin tartışılır pozisyonu olmamalı. Size penaltıdır bana değildir. Size kırmızı karttır bana değildir. Ben sarı derim siz yok dersiniz. Buna hiç itirazım değil ama bu nedir dost. Bir Takım şeylerden korkacaklarsa, yaşamak cesurların hakkı. Sen böylece kaderlerle oynayamazsın. Başka etki diğer tepkilerle bu düdüğü çalmayacaksınız. Cesaretin yoksa çalmayacaksın kardeşim. Sen koskoca büyük takımların ya da diğer takımın kaderi ile oynayamazsın. Bu dek belirgin. Büyük Allah o kadar Allah oysa Tzavellas sarı kart yiyor. İlk sözde benim önümde atlıyor eline çarpıyor. dördüncü hakemin bir metre önünde. Çarpmadı hocam dedi. Oyunun kaderi değil mi? Bir şey istediğimiz yok bizim. Hak cümbür cemaat için diyoruz ama hiç hoş bir manzara yok” diye konuştu.

“Psikolojik olarak zirvede kalmak hepimizin istediği bir şey”

Sorulara kısa yanıt atamak istediğini gösteren Terim, “Kısa kesiyorum suç oluşturan yemek istemiyorum. Zaten bahane arıyorlar" dedi. Alanya deplasmanından puanla dönmenin çok manâlı olduğunu dile getiren Terim "Emin oysa çok önemli. Her puan her deplasman. Hele hele Alanya deplasmanı fazla önemli. Lakin pek çok maç var fakat daha bazı şeyleri bildirmek için fazla erken. Buradan 3 puanla lider dönmek de çok önemli bir mesaj kendi taraftarımıza, kendi camiamıza ve futbol camiasına, herkese. Biz baştan herkesi yenebiliriz, mücadelemizi üstteki seviyede tuttuğumuz sürece iyi günler gelecektir. Sonuçta Galatasaray takımıdır bu. Psikolojik olarak zirvede kalmak hepimizin istediği bir şey. O nedenle mutluyuz” açıklamasını yaptı.

Erdal Anak

iha
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3586979.jpg] Ziyaretçilerine tarihte gezi yaptıran ve her mevsim ayrı güzellik sunan Hattuşa, kar yağışının gerisinde öbür bir güzelliğe büründü. Karla astarlı antik kentte kartpostallık manzaralar oluştu. Çorum'a gelen yerli ve yabancı turistlerin birincil durağı olan Hattuşa Antik Kenti'ni tarih tutkunlarının yanı resim tutkunları tercih ediyor. Anadolu'nun ilk medeniyetlerinden Hatti ve Hititlerin kültürel mirasına ev sahipliği yapan Çorum'un Boğazkale ilçesindeki antik şehir, UNESCO “Dünya Kültür Mirası” ve “Dünya Belleği” listelerindeki tek antik şehir halkı unvanıyla Türkiye'nin göz bebeği turizm mekanları arasında yer alıyor.

Hattuşa, büyük kasaba kalıntıları ile Aslanlı Kapı, Kral Kapı ve Yazılıkaya Açık Hava Tapınağı'nın benzersiz bir sanatsal başarıyı temsil etmesi, milattan önce Anadolu ve Suriye'nin kuzeyindeki medeniyetler üstünde önemli egemenlik kurması, saray, tapınak, ticaret merkezlerinin başkentin detaylı görüntüsünü oluşturması, yıkılan Hitit medeniyetinin tek şahidi olması, kral sarayı, tapınaklar ve temellerden oluşan bazı inşa ve mimari toplulukların kusursuz biçimde korunması nedeniyle UNESCO kadar 28 Kasım 1986'da “Dünya Mirası Listesi”ne dahil edilmişti. Tanıdık en eski Hint-Avrupalı dili temsilci tırnak yazılmış tablet arşivleri de barındırması nedeniyle 2001 yılında da UNESCO'nun “Dünya Belleği Listesi”ne dahil edilen Hitit medeniyetinin başkenti, UNESCO'nun her iki listesinde de yer alan tek antik şehir unvanına sahip antik kent olarak dikkat çekiyor.

Dünyanın en büyük imparatorluklarından Hititlerin 3 bin 500 yıl öncesindeki yaşamlarının canlandırıldığı Hitit Köyü de kar yağışıyla birlikte büyüleyici bir görünüme kavuştu. Hattuşa'da dönemin koşullarının bitmiş hayat bulduğu köy içerisinde o dönemi yansıtan öğelerin yanı sıra Bayan Girişim Kooperatifi tarafından işletilen bir imal ve sanat atölyesi bulunuyor.

Muhammed Muttalip Yalçın - Bülent Özkaleli

 

iha
Forum: Gündem
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3587103.jpg] Korona virüsle çaba tedbirleri kapsamında Türkiye genelinde 22 Şubat Pazartesi saat 05.00'de sona erecek sokağa çıkma kısıtlaması, cuma akşam saat 21.00'de başladı. Kısıtlamanın ikinci gününde de Diyarbakır'da sokak ve sokaklar manâsız kalırken, emniyet güçleri sabahın birincil ışıklarıyla denetimlere devam edip, tedbirlere uymayan vatandaşlara cezai işlem uyguladı.

56 saat sürecek kısıtlamada cumartesi ve pazar günleri market, bakkal, manav, kasap ve kuruyemişçiler 10.00-17.00 saatleri aralarında etkinlik gösterebilecek.

Sedat Irmak

 

iha
Forum: Gündem
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3586478.jpg] Süper Lig'in 26. haftasında deplasmanda Medipol Başakşehir'i 1-0 mağlup ederek zirvedeki iddiasını sürdüren Trabzonspor'a, yedek kulübesinden gelen oyuncular büyük bir katkı sağladı. Sıhhat sorunları, sakatlık ve cezalar sebebiyle 11 futbolcusundan yoksun olarak İstanbul deplasmanına dışarı giden bordo-mavililerde 18 yaşındaki kaleci Kağan Moradaoğlu, Yusuf Sarı ve Faruk Can Genç gibi yedek kulübesinden gelen oyuncular maça damga vururken, elde edilen 3 puana önemli katkı maddesi sağladı.

Ekip olgusu yerleşti

Bordo-mavililerde, cezalı olan Anthony Nwakame, sakatlıkları aralıksız Anders Trondsen, Abdülkadir Ömür, Abdulkadir Parmak ve korona virüs testi artı meydana çıkan 7 oyuncu almak üzere, toplam 11 oyuncusundan 26. haftada yararlanamamasına rağmen Trabzonspor'da forma giyen-giymeyen futbolcular, birbirlerini aratmadı. Dördüncü kaleci pozisyonunda olan 18 yaşındaki Kağan Moradaoğlu, duruşu, soğuk kanlılığı ve performansı ile büyük bir beğeni kazanırken, Faruk Can Genç de performansıyla bölgesinde önemli işlere imza attı. 78. dakikada oyuna giren Yusuf Sarı ise kişisel çabasıyla bulduğu golle takımına 3 puanı getiren isim oldu.

Abdullah Avcı etkisi

10 Kasım 2020'de Trabzonspor'un başına geçen 22 Kasım Pazar günü de bordo-mavililerle birincil devlete ait maçına çıkan Abdullah Avcı, 102 jurnal görev süresinde bordo-mavili takımın başında tarihi bir çıkışa imza attı. Söz konusu sürede Süper Kupa kazanıldı. Kısıtlı kadronun yanı sıra yoğun maç trafiğinde fiziki ve mental açıdan bitkin olan oyuncularını kurduğu bire bir iletişimle diri tuttu. Takımda, antrenmana dahil ettiği her futbolcunun durumuyla yakında ilgilendi ve buna göre planlama yaparak yol haritasını belirledi.

Gençler, Avcı'nın güvenini boşa çıkarmadı

Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı, Eddie Newton döneminde alt yapıya gönderilen genç oyuncuları göreve geldiği ilk günlerde yeniden A Takımla birlikte antrenmanlara dahil etti. Söz konusu gençlerin performanslarını ve gelişimlerini yakından takip eden tecrübeli teknik adam, var olan yeteneklerini daha çok ön plana çıkarmaları için genç isimlere güven aşılamaya itina gösterdi. Takımdaki deneyimli isimlerle birlikte onları kaynaştıran Avcı, söz konusu huzursuz süreçte forma giyemeyen oyuncuları da hazır hale getirmeyi başardı.

Gökmen Şahin

iha
Forum: Trabzonspor
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3587034.jpg] Ailenin tek çocuğu olan 27 yaşındaki Erhan Ulam, zihinsel engelli olarak dünyaya geldi. Ailesi yaşı gelince çocuklarını Milli Eğitim Bakanlığına yan Abdullah Hakan Tangülü Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi Okulu'na verdi. Ulam, burada haftanın yarısı akademik ders alırken, diğer yarısında ise okulda bulunan atölyelerde meslek öğrendi. Ulam, 11. sınıfa geldiğinde oto lastikçide staj yapmaya başladı. Burada egzersiz azmi ile kendisini sevdiren Ulam, 2012'de okuldan mezun olduktan sonra aynı iş yerinde çalışmayı sürdürdü. Çırak olarak işe başlayan Ulam, yüzde 50 zihinsel engeli olmasına karşın azmiyle usta oldu. Yaklaşık 10 yıldır çalışan Ulam, kendi parasını kazanarak keza ailesine idareli katkı maddesi sağlıyor ayrıca de kendi ayakları üstünde durmanın mutluluğunu yaşıyor.

“Bizim de kusurumuz budur, Allah bizi böyle yaratmış”

2012 yılında okuldan mezun olduğunu belirten Erhan Ulam, “Mezun olduğum zaman buraya başladım. Burada hayatı öğrenmeye çalışıyorum. Lastik ustasıyım. Lastik patlağı, yıkama, aksesuar gibi şeyler yapıyoruz. Eve bir katkıda bulunuyorum. Burada bir iş öğreniyorum. Mesleğimiz hoş. Okulumuzda atölyede çalıştığımızda güzel şeyler elde ettik. Engelli olduğumuz için değil ama her insanın bir kusuru var. Bizim de kusurumuz budur. Allah bizi böyle yaratmış. Sıkıntı değil” dedi.

“Bizde bu cins insanları kazanmış oluyoruz”

Erhan'ın 10 senedir yanında çalıştığını aktaran meslek yeri sahibi Yaşar Uçar, “Kendisi var gücü ile işine sahip çıkıyor. Evine bir nebze de olsa faydası oluyor. Bizim burada meslek vermemiz onun için de iyi, bizim için de iyi. Bizde bu nesil insanları kazanmış oluyoruz. Kendisinin de gayreti bizim de desteğimizle bu cins insanların hayat içerisinde olmasına bir vesile oluyoruz. Erhan işe sahip çıkıyor ve ast. En azından sokaklardan kurtulmuş oluyor. Evine faydası çok” diye konuştu.

"Zihinsel engelli deyince halkımız aralarında fazla yanlış bir anlama var"

Abdullah Hakan Tangülü Özel Eğitim Mesleki Eğitim Lisesi Müdür Yardımcısı Mehmet Nazım Salman ise, “Okulumuzda öğrenme güçlüğü çeken hafif düzeyde zihinsel engelli bireylere akademik ve mesleki eğitimler veriyoruz. Akademik eğitimlerin yanına atölyelerimizde verdiğimiz iş eğitiminden daha sonra mezun olan çocuklarımızı işletmelere yerleştirmeye çalışıyoruz. aynı zamanda devletimizin sunmuş olduğu e-KPSS dediğimiz engelli memurluk sınavlarına hazırlıyoruz. Erhan'da bunlardan birisi. Erhan'ı 2011 yılında lastikçiye stajyer olarak verdik. Bizi kırmadı, Erhan'ı yanına aldı. Akademik eğitimlerini tamamladıktan daha sonra burada meslek almak üzere çalışmaya başladı. 2011 yılından itibaren burada çalışıyor. Zihinsel engelli deyince halkımız aralarında fazla hatalı bir kavrayış var. Bu öğrenciler öğrenme güçlüğü çeken öğrenciler. Normal bir öğrencilerin IQ seviyesi 80'nin üzerindeyse Erhan gibi öğrencilerin seviyesi 60 civarındadır" ifadelerini kullandı.

"Erhan bunların en hoş örneği"

Akademik olarak zorlanan öğrencilerin mesleki hayata yönlendirildiğinde çok daha başarılı olabildiğine uyarı çeken Salman, "Onların motor becerileri bilgiden fazla tekrar etmeye, öğrenmeye ve alışkanlık kazanmaya yönlendirildiği için ne dek fazla her tarafta yaparlarsa mesleği o kadar iyi öğreniyorlar. Erhan bunların en hoş örneği. Şu lahza bir atom karınca misali hiçbir sıkıntı yaşamadan mesleğine atılmış durumdadır. Parasını kazanıp ailesine katkı sağlıyor” dedi.

Kamil Can Kılıç

 

iha
Forum: Gündem
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3586983.jpg] Olay, önceki gün saat 09.20 sıralarında Kağıthane Çağlayan'da meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, zeka olarak dengesi bozuk olan Cengiz Yeniaras (57) belediye kadar soğuk sebebiyle geceyi geçirmesi için otele yerleştirildi. Geceyi burada geçiren kişi, sabahtan saatlerinde firar etmek için kaldığı 1. katın penceresinden aşağıya atladı.

[IMG]cdn.iha/Contents/pool_file/2021/07/51556_aw248943-03.jpg[/IMG]

iha
Forum: Gündem
Yorumlar Yorum Yok

Hoşgeldin, Ziyaretçi

Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Forumda Ara

Forum İstatistikleri

Toplam Üyeler: 97
Son Üye: xXx
Toplam Konular: 3,780
Toplam Yorumlar: 3,934

Kimler Çevrimiçi

Toplam: 54 kullanıcı aktif Bing, Google, Yandex
0 Kayıtlı
» 51 Ziyaretçi

Son Aktiviteler

Yatta Evlilik Teklifi: İs...

Son Yorum: nullsix 1 saat önce

Ankara Dermatolog: Cilt S...

Son Yorum: nullsix 2 saat önce

Türkçe Testleri

Son Yorum: nullsix Dün, 07:38 PM

Rüya Tabirleri

Son Yorum: nullsix Dün, 07:33 PM

Bursa Logo Yazılım ve Log...

Son Yorum: nullsix 05-06-2025, 05:11 PM

Mersin Site Yönetim

Son Yorum: nullsix 05-05-2025, 07:35 PM

Site Yönetim Şirketleri

Son Yorum: nullsix 05-05-2025, 07:26 PM

Üç Renk Peyzaj: Ankara'da...

Son Yorum: Kenan06 05-05-2025, 12:48 PM

Alüminyumun Gücünü Gelece...

Son Yorum: aysuyigiter 05-04-2025, 10:00 PM

İstanbul’da En İyi Öğrenc...

Son Yorum: aysuyigiter 05-04-2025, 09:28 PM

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Forumki.Com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.