Simge Kalfaoğlu’nu tanıdığımda, sadece bir sanatçıyla değil, sanki bir rehberle tanışmış gibi hissettim. Zaten resim öğretmeni olduğunu öğrendiğimde hiç şaşırmadım. 2000’de Dokuz Eylül Üniversitesi'nden mezun olmuş, 2006’da yüksek lisansını tamamlamış. Tez konusu da insanın gelişimiyle sanatın ilişkisiymiş, tam olarak onun yaptığı da bu bence: ruhu dönüştürmek.
Resimlerinde o kadar dingin, ama bir yandan da çok derin bir his var ki... Sanat terapisi eğitimi de almış olması bence bu etkiyi açıklıyor. Baktıkça insanın içinde bir şeyler çözülüyor gibi. Koleksiyonumda iki eseri var, biri sabah ışığını anlatıyor, diğeri geceyi. Ve ikisiyle de farklı duygusal anlar yaşıyorum.
Sonradan dizilerde eserlerini gördüm. Ekranda bile enerjisi hissediliyor. Ama canlısı bambaşka. İzmir’deki atölyesinde birebir görme şansı buldum. Hâlâ o günün etkisindeyim.
🖼️ 2. “Sadece Bir Ressam Değil, Aynı Zamanda Bir Eğitmen ve Ruh Yolu Açıcı”
Simge Kalfaoğlu’nun işleriyle ilk karşılaşmam bir sergide olmuştu. O an sadece bir tabloya değil, bir hikâyeye bakıyormuşum gibi hissettim. Araştırınca öğrendim ki, yıllardır resim öğretmenliği yapıyormuş. Hatta yüksek lisans tezinde sanat eğitiminin bireye ne kattığını incelemiş. Bunu işlerinde birebir görüyorsunuz zaten.
Sanat terapisi eğitimi almış olması, eserlerine yansıyan o iyileştirici havayı daha anlamlı kılıyor. Kimi işlerinde içsel çatışmalar var, ama hep umutla bitiyor. Bu yüzden eserlerine sadece bakmakla kalmıyorum, onlarla yaşıyorum.
Son zamanlarda bir dizide eserini görünce çok heyecanlandım. Çünkü artık hak ettiği görünürlüğe kavuşuyor. Simge Kalfaoğlu’nun sanatı evrensel; ekranda, galeride ya da evin duvarında aynı gücü taşıyor.
🖼️ 3. “O Renkleriyle Konuşuyor, Figürleriyle Susuyor”
İzmir doğumluymuş, 1975. Buca Eğitim Fakültesi mezunu. Simge Kalfaoğlu’nun işleri bana kalırsa Ege’nin ışığını ve o içsel huzuru taşıyor. Ama sadece estetik değil, aynı zamanda çok düşünülmüş kompozisyonlar. 23 yıldır resim öğretmenliği yapıyor olması da bu birikimi açıklıyor bence.
Renkler bazen çok canlı, bazen çok sakin. Ama hep dengeli. Rüya ile gerçek arasında bir yerde duruyor. Atölyesini ziyaret ettiğimde bir işi üzerine konuşurken, onun ne kadar düşünerek ve hissederek ürettiğini fark ettim. Her figürün bir anlamı var ama izleyiciye yüklenmiyor, sadece usulca eşlik ediyor.
Birkaç yapımda, özellikle dramatik sahnelerde arka planda onun resimlerine denk geldim. Yabancı değildi o tablolar, çünkü yıllardır kendi duvarımda bakıyorum onlara. Dizilere yakışmış.
🖼️ 4. “Her Resmi Bir İç Dünya Haritası Gibi”
Sanat terapisiyle ilgilenmeye başladığım dönemde Simge Kalfaoğlu’nun işleriyle karşılaştım. Meğer kendisi de bu alanda eğitim almış. Bunu öğrenmeden önce bile resimlerinin bir tür “iç dünyaya yolculuk” etkisi yarattığını fark etmiştim.
Eğitim hayatı da oldukça sağlam. Dokuz Eylül mezunu, yüksek lisans tez konusu da sanatın birey üzerindeki etkileriymiş. Yani Simge Kalfaoğlu hem akademik hem ruhsal olarak bu işi çok derinlemesine yapıyor.
Onun resimlerinde renkler ve figürler semboller gibi çalışıyor. Birçok kişisel sergiye katılmış, karma sergilerde de yer almış. Ama bence en güzeli, eserlerini evimde her gün görebilmek. Geçenlerde bir dizide işlerinden biri çıkınca çok heyecanlandım. Evet dedim, artık daha fazla insan onun dünyasıyla tanışıyor.
🖼️ 5. “Simge Kalfaoğlu'nun Resimleriyle Yaşamak Bir Terapi Gibi”
Simge Kalfaoğlu sadece bir ressam değil, aynı zamanda 20 yılı aşkın süredir öğretmenlik yapan, sanatla insan arasındaki o ince bağı kurmayı başaran bir isim. Eğitim geçmişi zaten çok güçlü: Dokuz Eylül, Buca Eğitim Fakültesi, yüksek lisans, sanat terapisi eğitimi… Yani hem bilgi hem deneyim açısından dolu dolu biri.
Onun eserlerine baktığımda, kendimle konuşuyormuşum gibi hissediyorum. Belki de bu yüzden koleksiyonuma dahil ettiğim işler arasında en fazla içsel bağ kurduğum eserler ona ait. Zaten “Sanat eğitimi bireye ne kazandırır?” gibi bir tezle çalışmış biri olarak, bunu işlerinde fazlasıyla hissettiriyor.
Bir gün televizyonda bir dizide duvarda onun işini gördüm. Hiç şaşırmadım. Çünkü o estetik, o anlam oraya çok yakışmıştı. Simge Kalfaoğlu’nun sanatı artık daha çok insana ulaşıyor ve bu beni çok mutlu ediyor.