www.ForumKi.Com - Yeni Temamız İle Daha Büyük Bir Aileye
www.AyFM.Net - Sanal Radyo Müzik ve Arkadaşlık Platformuna Sizleride Bekliyoruz

Yazar:
Maviş
İnsanın kendisiyle baş başa kalması, en güzel mülkiyettir...
Sokrates
Sokrates
![[Resim: inbound8155118641116570019_77558244.jpg]](https://www.forumki.com/resim/2021/10/13/inbound8155118641116570019_77558244.jpg)
Forum:
Günün Sözü
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
Maviş
Mutluluk için 3 kural; bir şeylerle uğraşın, birisini sevin ve uğrunda umut edecek bir şey bulun...
Immanuel Kant
Immanuel Kant
Forum:
Günün Sözü
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
Maviş
Düşünüldüğünün aksine gençlik hayatın belli bir çağı ile ilgili değildir. İnsan, kendine olan güveni derecesinde genç, şüphesi derecesinde yaşlıdır. Cesareti derecesinde genç, korkuları derecesinde yaşlıdır. Ümitleri derecesinde genç, ümitsizliği derecesinde yaşlıdır. Hiç kimse fazla yaşamış olmakla ihtiyarlamaz. İnsanları ihtiyarlatan, ideallerinin gömülmesi, hedeflerinin olmamasıdır. Seneler cildi buruşturabilir. Fakat heyecanların, ideallerin teslim edilmesi adeta ruhu buruşturur. İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar, halbuki hedeflerine götüren yolu yürümedikçe yaşlanırlar. Güzelliği görme yeteneğini kaybetmeyen asla yaşlanmaz. Tabiri caiz ise yaşlanmak bir dağa tırmanmak gibidir. Çıktıkça yorgunluğunuz artar. Nefesiniz daralır ancak görüş alanınız genişler. Beynimiz yeni tecrübeler keşfettiği sürece GENÇ kalır..
Forum:
Yaşamdan Yazıtlar
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
Maviş
11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü Kutlu Olsun...
Kızı olmalı insanın,
Alabildiğine sadık, vefakar,
alabildiğine zorlu ve nazenin.
Kızı olmalı insanın,
Canını emanet ettiğin,
elin, ayağın, gözün kulağın, her şeyin.
Kızı olmalı insanın,
Hata yaptığında gözlerinin içine baktığın,
bakar bakmaz masumiyetiyle saniyeler içinde eridiğin,
vefasına taptığın.
Kızı olmalı insanın,
Evinde babasına annesine karşı nazlı niyazlı,
sokakta cadılığından ve hışmından korktuğun.
Kızı olmalı insanın,
Herkes terk ettiğinde seni,
varlığında da, yokluğunda da, evliyken de bekarken de,
babacığım (veya) anneciğim diye kucak açtığında
gözyaşlarıyla bağrına bastığın.
Kızı olmalı insanın,
Demlediği çayı süzülerek getirmesini seyrettiğin,
pişirdiği kahvenin tadına gizlediğin,
özenle bezediğin.
Kızı olmalı insanın,
Canıyla canlandığın, varlığıyla anlamlandığın
özlemiyle ve iç çekişlerinle dağ dağ efkarlandığın.
Kızı olmalı insanın,
"Dünya bir yana kızım bir yana" diyebildiğin,
üzerine titrediğin için onun eşini / dostunu
dahi çok sevdiğin...
Kızı olmalı insanın,
Alabildiğine sadık, vefakar,
alabildiğine zorlu ve nazenin.
Kızı olmalı insanın,
Canını emanet ettiğin,
elin, ayağın, gözün kulağın, her şeyin.
Kızı olmalı insanın,
Hata yaptığında gözlerinin içine baktığın,
bakar bakmaz masumiyetiyle saniyeler içinde eridiğin,
vefasına taptığın.
Kızı olmalı insanın,
Evinde babasına annesine karşı nazlı niyazlı,
sokakta cadılığından ve hışmından korktuğun.
Kızı olmalı insanın,
Herkes terk ettiğinde seni,
varlığında da, yokluğunda da, evliyken de bekarken de,
babacığım (veya) anneciğim diye kucak açtığında
gözyaşlarıyla bağrına bastığın.
Kızı olmalı insanın,
Demlediği çayı süzülerek getirmesini seyrettiğin,
pişirdiği kahvenin tadına gizlediğin,
özenle bezediğin.
Kızı olmalı insanın,
Canıyla canlandığın, varlığıyla anlamlandığın
özlemiyle ve iç çekişlerinle dağ dağ efkarlandığın.
Kızı olmalı insanın,
"Dünya bir yana kızım bir yana" diyebildiğin,
üzerine titrediğin için onun eşini / dostunu
dahi çok sevdiğin...
Forum:
Tebrik & Kutlamalar
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
boLd
![[Resim: c-vitamini-eksikligi_16_9_1579591852-880x495.jpg]](https://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2020/01/21/iecrop/c-vitamini-eksikligi_16_9_1579591852-880x495.jpg)
Vücudun ihtiyacı olan antioksidanları sağlayan C vitamini bazı insanlarda eksik bulunur. Bazı hayvanlar kendi C Vitaminini kendileri yapabilirler, ancak insanlar bu vitamini yiyeceklerden elde ederler. Şimdi, bazı ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen C vitamini eksikliği belirtileri nelerdir? C vitamini eksikliği nasıl tedavi edilir? Bilinmesi gerekenlere hep birlikte göz atalım…
C VİTAMİNİ NEDİR?
Askorbik asit olarak da bilinen C vitamini, bazı gıdalarda bulunan suda çözünür bir besindir. Vücutta, antioksidan görevi görür ve hücreleri serbest radikallerin neden olduğu hasarlardan korumaya yardımcı olur. Serbest radikaller, vücudumuz yediğimiz yiyecekleri enerjiye dönüştürdüğünde oluşan bileşiklerdir. İnsanlar ayrıca sigara dumanı, hava kirliliği ve güneşten gelen ultraviyole ışıktan dolayı çevresel serbest radikallere maruz kalırlar.
Vücudun ayrıca yaraların iyileşmesine yardımcı olmak için gerekli bir protein olan kolajen yapmak için C vitamini gerekir. Ek olarak, C vitamini demirin bitki bazlı gıdalardan emilimini artırır ve bağışıklık sisteminin vücudu hastalıklardan korumak için düzgün çalışmasına yardımcı olur.
![[Resim: c-vitamini-eksikligi-1.jpg]](https://i.sozcu.com.tr/wp-content/uploads/2020/01/21/c-vitamini-eksikligi-1.jpg)
C VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ BELİRTİLERİ
– Anemi
– Diş etlerinde kanama ve şişme (Gingivit)
– Burun kanaması
– Peteşi (deri lekeleri)
– Ekimoz (cilt altı kanamaya bağlı çürük)
– Purpura (morluklar)
– Eklemlerde şişkinlik ve eklem ağrısı
– Yaraların tam iyileşmemesi veya yavaş iyileşmesi
– Yavaşlayan metabolizma nedeniyle kilo almak
– Cilt kuruluğu
– Hiperkeratoz (deri kalınlaşması)
– Kıl dönmeleri
– Saçlarda kuruluk ve saçların kırılgan, güçsüz hale gelmesi
– Diş minesinin zayıflaması
Birkaç hafta boyunca çok az C vitamini alan veya hiç almayan insanlarda (günde yaklaşık 10 mg’ın altında) iskorbüt hastalığı gelişebilir. İskorbüt yorgunluğa, diş etlerinin iltihaplanmasına, ciltte küçük kırmızı veya mor lekelere, eklem ağrısına yol açabilir.
C VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
C vitamini limon, greyfurt, portakal, çilek, lahana, domates gibi besinlerde bulunan bir vitamin olduğundan bu besinleri tüketerek eksiklik giderilebilir. Bu besinler; Kivi, yaban mersini, portakal, limon, mandalina, yeşil biber, kırımız lahana ve kuşburnunda bulunur. Ayrıca tere, karnabahar, roka, brokoli, taze fasulye, üzüm gibi besinlerde de az miktarda bulunabilir.
Forum:
Genel Sağlık
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
boLd
![[Resim: 60644177c03c0e4424f4ee21.jpg]](https://i4.hurimg.com/i/hurriyet/75/750x422/60644177c03c0e4424f4ee21.jpg)
"Unutkanlık, stres ve yoğun iş temposu gibi nedenlerden ötürü en sık karşıklaşılan problemlerden biri. Düzensiz beslenme de unutkanlığı yol açabilir. Peki unutkanlığa ne iyi gelir? İşte unutkanlığa iyi gelen yiyecekler..."
Beslenme tarzı veya günlük diyet, hafıza ve sinir sistemini etkileyebilir. Bu da haliyle unutkanlığa yol açabilir. Güçlü bir hafıza için dikkat edilmesi gereken en önemli noktanın sağlıklı beslenme olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Sıla Bilgili Tokgöz, beyin fonksiyonlarını destekleyen ve unutkanlığa iyi gelen besinleri anlattı.
Unutkanlığa iyi gelen yiyecekler
Kabak çekirdeği: Güçlü bir antioksidan kaynağı olan kabak çekirdeği beyni serbest radikal hasarından koruyor, bu sayede hücreler savunmasız kalmıyor ve hafıza gerilemiyor. Kabak çekirdeği aynı zamanda iyi bir magnezyum ve çinko kaynağı. Magnezyum öğrenme ve hafıza için çok önemli bir mineral. Günde 1 çay bardağı tuzsuz kabak çekirdeği tüketebilirsiniz.
Ceviz: Kuruyemişler iyi bir protein ve sağlıklı yağ kaynakları arasında yer alıyor. Bunların arasında,cevizin hafızayı güçlendirmede çok etkili olduğu belirtiliyor. 2015 yılında UCLA’da (University of California, Los Angeles) yapılan bir çalışmada; yeterli ve dengeli ceviz tüketiminin; öğrenmek, hatırlamak, uyarıları almak, iletişim kurmak, duyguları düzenlemek ve karar vermek gibi durumlarda başarıyı saptayan bilişsel testin başarısını arttırdığı belirlenmiş. Ceviz aynı zamanda E vitamini, diğer bir ifadeyle alfa-tokoferol içeriyor. E vitamini düşük olan kişilerde düşük bir hafıza performansı tespit edilmiş. Dolayısıyla günde 3 tam ceviz tüketmeye özen gösterin.
Yağlı balık: Somon, hamsi, sardalya ve deniz levreği gibi yağlı balıklar, sağlıklı doymamış yağ olan omega 3 kaynaklarından oldukça zenginler. Yapılan çalışmalarda; Alzheimer hastalarında beyin kümelerine hasar veren beta-amyloid adlı protein, omega 3 ile beslenen kişilerin kan düzeylerinde düşük olarak saptanmış. Omega 3 içeriği yüksek olan balık, aynı zamanda beynin gri bölgesinde bulunan ve beyin hücre zarları için hayati önem taşıyan DHA kaynağı. Omega 3 yağ asitleri özellikle DHA’nın beyin hücreleri arasındaki iletişimi artırıyor. Bu özelliği sayesinde unutkanlık, bunama ve diğer nörolojik sorun ile hastalıklara karşı koruyucu olabiliyor ve hafızayı güçlendiriyor. Unutkanlığa karşı haftada en az 2 kez balık tüketilmesi gerekiyor. Ancak balığın düşük civa içeriğine sahip olmasına dikkat edin. Köpek balığı, kral uskumru, turna balığı, kılıç balığı, ton balığı gibi büyük ve yaşlı balıklar daha fazla civa içerebiliyor.
Nar: Doğal bir bitki pigmenti olan flavonoidler, çilek, yabanmersini, böğürtlen, nar, mürdüm eriği,frambuaz ile siyah dut gibi kırmızı ve mor meyvelere renk vermelerinin yanı sıra hafızanın güçlenmesine de yardım ediyor. 2012 yılında Annals of Neurology Dergisi’nde yayımlanan bir makalede; her hafta, 2 veya daha fazla porsiyon çilek ve yaban mersini tüketen kadınlarda, hafıza kaybının 2,5 yıl daha gerilediği belirtilmiş.
Ispanak: Ispanak, lahana, roka ve maydanoz gibi yeşil sebzeler beyin sağlığına iyi gelen K vitamini, beta karoten, lutein ve folat içeriyorlar. Araştırmalara göre; bu besinler zihinsel gerilemeyi yüzde 40 oranında yavaşlatıyorlar. Beyin sağlığı için önemli olan sebzeleri haftada 2 kez sofranızda mutlaka bulundurmanız gerekiyor. Ancak yeşil yapraklı sebzeleri satın aldıktan sonra en geç 4 gün içinde tüketmeniz gerekiyor, aksi halde içeriğindeki folat, karotenoid ile flavonoid miktarı azalıyor.
Zerdeçal: Amerika’da yürütülen bir çalışmada, zerdeçalın etkin maddesi kurkuminin Alzheimer hastalarında görülen amyloid plaklarını temizleyen makrofajlara yardım ettiği tespit edilmiş. İmmün sistemde önemli rol oynayan makrofajlar enflamasyona sebep olan yabancı proteinleri ve onların etkilerini ortadan kaldırıyor, ölü ve yaşlanmış hücreleri parçalıyor. Kurkumin güçlü bir antioksidan, bu sayede beyni lipit peroksidasyonundan (yağların yapısal değişikliğe uğraması) ve nitrik oksit radikallerinden koruyor. Aksi halde yaş ilerledikçe, savunma sisteminin etkinliği azalıyor; hücreleri yıpratıcı etkenler ile ona karşı koyan savunma sistemi arasındaki dengenin bozulması da hücrelerin ölümüyle sonuçlanıyor. Bu da unutkanlık riskini arttırıp, zayıflamış bir hafızayı beraberinde getiriyor. Zerdeçalı yoğurda veya salatalarınıza ekleyebilirsiniz.
Zeytinyağı: Bir çalışmada, zeytinyağının içeriğindeki oleocanthal sayesinde Alzheimer hastalığı riskini azalttığı ortaya konmuş. Zeytinyağı bu etkiyi oleocanthalın, beyin hücrelerinde birikip hasar veren beta-amyloid plakların oluşmasını önlemesi sayesinde sağlıyor. Ayrıca içeriğindeki zengin E vitamininin zihinsel kapasiteyi artırdığı ileri sürülüyor. Antioksidan özellik taşıyan E vitamini yaşlanmayla gelişen; bellekte gerileme, dikkatte azalma, sorun çözme ve karar verme yetisinde azalma gibi durumların oluşma riskini azaltıyor. Bunların yanı sıra zeytinyağının demans riskini de azalttığı biliniyor. Günde ortalama 5 yemek kaşığı zeytinyağı tüketmeniz yeterli olacaktır.
Yumurta: Harvard Medical School, Pediatrik Epilepsi Araştırma Merkezi’nde yapılan bir çalışmada; yumurta sarısında bulunan kolin sayesinde, epilepsi nöbeti kaynaklı hafıza kaybında azalma olduğu ortaya konmuş. Ayrıca kolin ve insan zihni ile algılama düzeyleri arasında güçlü kanıtlar bulunmuş; örneğin hafıza ve öğrenme becerilerini geliştirmesi gibi. Yumurta aynı zamanda iyi bir B12 kaynağı. Kanda düşük B12 seviyesinin zayıf hafıza ve düşük öğrenme kapasitesiyle ilişkili olduğu belirtiliyor. Yumurtada bulunan protein, B, D ve E vitamini de hafızayı güçlendiriyor. Yumurtanın beyazı kadar sarısı da bir o kadar faydalı. Bu önemli yararları nedeniyle her gün bir adet yumurta tüketmeye özen gösterin.
Mercimek: Mercimek, nohut, soya fasulyesi ve kuru fasulye gibi kuru baklagiller; folat, potasyum ile demir içeriyorlar. İçeriklerindeki folat sayesinde her yaş grubunda hafıza performansını olumlu etkiliyorlar. Pennsylvania Eyalet Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada; demir eksikliği olan genç kadınlarda, demir eksikliğine bağlı unutkanlık oluştuğu saptanmış. Kuru baklagiller içerdikleri yüksek B vitamini sayesinde beyin ve sinir sistemi için çok değerliler. Sinirler arası sinyal geçişini sağlayan nörotransmitter yapımına yardım ederek hafızayı güçlendiriyorlar. Daha güçlü bir hafıza için haftada en az bir kez kuru baklagil tüketmeyi alışkanlık haline getirmelisiniz.
Bitter çikolata: Bitter çikolatada bulunan kakao flavonoidleri öğrenmek ve hatırlamak, uyarıları almak, iletişim kurmak, duyguları düzenlemek ve karar vermek gibi bilişsel fonksiyonları iyileştiriyor, öğrenme ile hafıza üzerinde olumlu etki ediyorlar. Flavonoidler yaşlanmayla oluşan zihinsel gerilemeyi de yavaşlatıyorlar. Haftada 40 gram bitter çikolata tüketebilirsiniz.
Forum:
Genel Sağlık
1
Yorumlar

Yazar:
boLd
![[Resim: Agladigimiz-Esnada-Vucutta-Neler-Oluyor.jpg]](https://hergun1yenibilgi.com/wp-content/uploads/2020/12/Agladigimiz-Esnada-Vucutta-Neler-Oluyor.jpg)
Üzüntü ya da mutlulukla beraber hislerimizin yoğun biçimde dışa vurduğu bir süreç olan ağlamak, esasen sosyal ilişkilerimizin güçlenmesini sağlıyor. Ağlama esnasında başka insanlarla kurduğumuz bağ, çok daha güçlü olabiliyor. Bu işin ruhsal ve sosyal boyutu, peki fiziksel anlamda ağlarken vücudumuzda neler olup bittiğini hiç düşündünüz mü?
Ağladığımız esnada çoğumuzun bildiği gibi burnumuzda akma başlar. Bunun nedeni duygusal tepkilerin lakrimal bezlerini harekete geçirmesidir.
Gözyaşları aslında burna açılmakta olan gözyaşı kanalları üzerinden süzülür. Bu alanda mukozayla beraber karıştığı için burun akıntımız oluşur. Gözyaşları daha çok arttığında artık bu durumu kontrol etmek neredeyse olanaksız hale gelir. Gözyaşları yanaklarımızı ıslatmaya başlar.
Diğer yandan ağlama esnasında nefes alışverişlerimizde de ciddi değişimler yaşanır. Ağlama sırasında nefes kesik kesik olarak betimlenen bir biçime girer. Hıçkırıklarla beraber derin şekilde nefes alma uğraşı kesintiye uğrar ve nefesler kısalmaya başlar. Nefes alırken bazı kaslar daralıp aşağıya doğru hareket eder. Bu özellikle diyafram bölgesi için geçerlidir. Karın nefesinin alınması adına vücudun her şeyden önce rahat olması gerekir.
Stresli dönemlerde vücut daha fazla göğüs solunumuna yönelir. Ağlamak, nefesin ritmini bozabilir ya da düzensiz hale getirebilir. Adeta boğulur gibi ağlayan insanlara derin nefes almaları önerilir. Ağlayan insanların çevresinde yer alan kişilerin bu konuda dikkatli ve yönlendirici olmaları gerekir. Ağlama esnasında kalp atış hızını ve kan basıncını bir düzeyde düşürür.
Ağlamayı bastırdığınız durumlar, halk arasında boğaz düğümlenmesi olarak bilinir. Hatta bu durum genelde, “Boğazımda bir yumru var” şeklinde ifade edilir. Sempatik sinir sistemleri bu hissin oluşmasına yol açar. Teknik olarak bu his, “Globus Hissi” olarak belirtilir. Bu durumun genel anlamda zararsız ve geçici olduğunu vurgulayalım.
Çok üzülmüş olduğunuzda ve ağladığınızda boğazınıza takılan o yumrunun kesinlikle sinir sistemiyle bir ilgisi bulunur. Sempatik sinir sistemleri dışında otonom sinir sistemi devreye giriyor ve vücutta farklı tepkilerin doğmasına zemin hazırlıyor. Sistem, “Kaç ya da Kalarak Savaş” adı verilen durum karşısındaki tepkinizi ölçüyor.
Vücutta oksijenin artışı sağlanarak öfkeye ya da korkuya bir biçimde cevap veriliyor. Bu durum pek çok hayvanda da bu şekilde işliyor. Boğazınız ağladığınız esnada normalden çok daha fazla şekilde açılıyor. Bu da daha çok havanın içeri dahil edilmesi manasına geliyor. Globus hissini, gırtlakta oluşan sabit kütle hissi olarak da ifade edebiliriz. Kişi boğazında adeta yabancı bir madde varmış gibi hissedebilir. Oysa bunun dengeleyici bir savunma mekanizması olduğunu unutmamak gerekiyor. Siz sakinleşmeye başladığınızda her şeyin yavaş yavaş normal akışına dönmeye başladığını göreceksiniz.
Forum:
Genel Sağlık
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
boLd
![[Resim: Deniz-Tutmasinin-Nedeni-Nedir-Nasil-Onle...60x773.jpg]](https://dusge.com/wp-content/uploads/2021/01/Deniz-Tutmasinin-Nedeni-Nedir-Nasil-Onlenir-1160x773.jpg)
Deniz Tutması Nedir ve Nasıl Geçer? [/b][/font][/size][/color]
Araba, yol veya deniz tutması olarak da bilinen seyahat hastalıkları, aslen tehlike arz eden durumlar değildir. Ancak öyle bir seviyeye ulaşabilirler ki, yolculuğunuzdan aldığınız keyfi tamamen ortadan kaldırabilirler. Birçoğunuzun zihninde canlandığı gibi, araba veya deniz tutması gibi rahatsızlıklar; seyahat sırasında tekrar eden olağandışı durumların neden olduğu bir hastalıklar bütünüdür. [/font][/size][/color]
Vücudun duyusal kısımları arasındaki dengesizliklerden kaynaklanan bu gibi seyahat hastalıklarından olan deniz tutması, mide bulantısı, terleme ve baş ağrısı gibi semptomların nedenidir. Tüm bu belirtileri bile, uzun veya kısa olması fark etmeksizin yolculuğu mahvetmek için yeterlidir.
Bir tür seyahat rahatsızlığı olan deniz tutması, denizlerde seyahat eden birçok kişinin karşı karşıya kaldığı en yaygın hastalıktır. Deniz tutması, vestibüler sistemin hareket duygusu ile görsel olarak algılanan hareketin uyuşmadığı, mide bulantısı, yorgunluk ve baş dönmesine neden olan bir durumdur. [/font][/size][/color]
Herhangi bir geminin, teknenin ve hatta feribotların ilk kez gelen yolcularında deniz tutması çok yaygındır. Bu sorunun beyne giden sinyallerden kaynaklandığı biliniyor ve semptomlar hareket halindeyken devam eder, deniz aracı durduğunda ise kısa bir süre içinde normale döner.[/font][/size][/color]
Deniz Tutmasının Nedeni Nedir ve Nasıl Önlenir [/font][/size][/color]
Daha önce de belirttiğimiz gibi, insan vücudunun duyusal bölümlerinin dengesizliği nedeniyle deniz tutması ortaya çıkar. Genel olarak konuşacak olursak, bu hastalık üç çeşittir: bir hareket hissedilir ama gözle görülmez, bir hareket görünür ancak o sırada hissedilmez ve son olarak, her iki sorunun aynı anda meydana geldiği bir durum olur. Biraz karmaşık gibi evet, ancak değil.
Gemide seyahat ettiğinizde, hareket ettiğinize dair iletiler gözlerinizden, iç kulağınızdan ve kaslarınızdan beyninize ileterek vücudunuzun nasıl hareket ettiğini bilmesini sağlar. Hareket eden gemi, insan vücudunun denge için alışık olduğu eğilime karşı yarışır, bu da baş dönmesi, mide bulantısı, kusma ve baş ağrısı gibi semptomlarla sonuçlanır. Diğer tıbbi durumlardan farklı olarak, deniz tutmasında ortaya çıkan kusma, mide bulantısı hissini hafifletmez
Denizciler, deniz tutmasının, ağır kokulardan (kötü veya güzel fark etmeksizin) ve ayrıca diğer insanları deniz tutarken onları izlemekten kaynaklanabileceğini söylüyor. Bunlar dışında deniz yolculuğu esnasında alkol veya ağır besinler tüketmek de deniz tutması semptomlarını artıran bir etki gösterecektir. Ve şaşırtıcı bir şekilde, birçok kişi deniz tutması vakalarının %99’unun zihinsel olduğunu ve tamamen psikolojik koşullanmadan ötürü oluştuğunu iddia ediyor.
Kısacası, deniz tutmasının birçok sebebi var ve bunlar kişiden kişiye değişiklik gösterecektir. Ayrıca semptomlar da herkeste farklı şekillerde ve şiddetlerde ortaya çıkar
Deniz tutmasını önlemek öncelikle beslenmekten başlar. Bir deniz yolculuğuna çıkmadan bir gün öncesine kadar, çok baharat içermeyen yiyecekler tüketilmeli ve fast food gibi her türlü yağ ve asitli yiyeceklerden tamamen kaçınılmalıdır. Büyük öğünlerden kaçınmanın yanı sıra kafein ve alkol tüketiminin de bu kısa süreç için kontrol altına alınması önem taşır.
Ayrıca, şimdiye kadar seyahat rahatsızlıkları veya deniz tutmasının tedavisi için geliştirilen ilaçlar genellikle başarılı oldu. Bunların neredeyse tamamı reçetesiz satılan hap veya tablet şeklinde üretilen ilaçlardan oluşuyor. Bu ilaçlarda önerilen doz, gemiye binmeden yaklaşık birkaç saat önce 1 veya 2 tablet halindedir.
Bu ilaçların birçoğu hafif uyku haline sebep olsa da oldukça etkilidir.
Bunun dışında zencefil de harika bir çözümdür. Zencefil çayı içebilir, çiğneyebilir veya emebilirsiniz. Havuç suyu, kayısı suyu, narenciye, nane ve maydanozun da bu sorunlara karşı olumlu özelliklere sahip olduğunu da belirtmek isteriz.
]Ayrıca müzik dinlemek, mümkünse küçük bir vantilatör kullanmak, uzanarak rahatlamak ve seyahat esnasında gözleri kapatmak da yardımcı olacaktır. Geminin penceresinden dışarıya bakmak, doğal güzelliklere tanıklık etmek için güvertede mümkün olduğunca çok zaman geçirmek de bu rahatsızlığı önlemek için tavsiye edilen faaliyetlerdendir.
Daha alçak ve daha merkezi konumdaki odalar deniz tutmasına daha az maruz kaldıklarından, balkon kamarası her zaman daha iyi bir seçenek olduğundan, kabin seçimi de önemlidir.
Son teknoloji stabilizatörlere sahip gemi/vapurların seçilmesinin, deniz tutmasına yatkın insanlara yardımcı olabileceği de uzmanlar tarafından söyleniyor. Bu deniz araçları, yolcuların geminin yalpalama hareketlerini hissetmemelerine ve böylelikle deniz tutması semptomlarının oluşmamasına yardımcı olur.
Peki, deniz tutmasının semptomları kaç gün sürer? Bu, tamamen seyahatin süresine ve belirtileri yönetme şeklinize bağlı olarak değişecektir.
Ayrıca, sık sık mola veren bir tura katılmayı tercih etmek de deniz tutmasından muzdarip olanlar için bir diğer çözümdür. Şunu unutmamalıyız, deniz tutması, birçok kişiyi etkileyen ancak kolayca önlenebilen bir sorundur. Tek gereken, bu durumu yaşayabileceğinin farkında olmak ve önlemini yolculuğun öncesinde almak.
Forum:
Genel Sağlık
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
boLd
"Topukta farklı nedenlerle ağrılar meydana gelebilir. Bunlardan biri de topuk dikeninin yol açtığı ağrılardır. Topuk dikeni, yüksek topuklu ayakkabılar giymekten sert zeminde ani ve sert hareketler yapmaya kadar pek çok nedenle meydana gelebilir. Topuk dikeninde ayak tabanında bir taş ya da çivi batma hissi oluşur. Peki topuk dikeni neden olur, belirtileri nelerdir? İşte topuk dikeni tedavisi..."
Topuk dikeni, topuk kemiğinin alt tarafında kemik çıkıntısına yol açan bir kalsiyum birikmesi durumudur. Ayakta şiddetli ağrılara neden olan bu rahatsızlık hayatı olumsuz etkileyebilir. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Ahmet İnanır, topuk dikeni nedenlerini, belirtilerini ve tedavi yöntemlerini anlattı. İşte detaylar...
Topuk dikeni nedir?
Ayağın iç kısmında bulunan ve uzun ark denen çukurluk sayesinde ayakta oluşan yükler dengeli bir biçimde dağılarak yumuşak doku ve kemiklerde aşırı yük oluşmasını engellenir. Fazla ayakta durma, ayağın arkının çökmesi, uzun yürüyüşler ve yanlış ayakkabı kullanımı sebebiyle bu arkı destekleyen taban zarı aşırı gerginleşir. Bunun sonucu olarak da taban zarında kalınlaşma ve topuk kemiğine yapıştığı noktada yumuşak doku ödemi meydana gelir. Ayak tabanında oluşan bu romatizmal duruma plantarfasiit denir. Hastalığı ilerlemesiyle de bu zar kalınlaşır ve topuk kemiğine yapıştığı noktada kronik zedelenmeler ilerlemeye başlar. Vücut da bu kısımda yeni kemik oluşturarak stresi en aza indirmeye çalışır. Meydana gelen kemik yapısı sivri bir şekil oluşturduğunda buna topuk dikeni denir.
Topuk dikeni neden olur?
opuk dikeni, ayak ayak tabanında bulunan plantar fasia adlı zarın kronik olarak zedelenmesi sonucu oluşan bir sağlık sorunudur. Bir kemik hastalığı değildir. Ayak tabanında bulunan ve kemikleri örten kalın zarın (plantarfasia) normalden fazla gerilmesi sebebiyle meydana gelir. Kas ve bağ dokusunda oluşan uzun süreli gerginliğin bir sonucudur. Yaygın nedenleri ise sert yüzeylerde yürümek, koşmak veya zıplamaktan kaynaklanan tekrarlayıcı stres ve aşırı kilo olarak gösterilebilir.
Topuk dikeni belirtileri nelerdir?
Ayakta meydana gelen ağrı, bu rahatsızlığın en önemli belirtisidir. Bu ağrı daha çok sabahları belirginleşir ve kişi yataktan kalktığında bir süre topuğunun üzerine basmada zorluk çeker. Topuk dikeni ilerledikçe de sadece sabah görülen ağrılar tüm güne yayılabilir. Ayrıca topuklu ve sert tabanlı ayakkabıların giyilmesi zorlaşır. Daha ağır durumlarda da bu ağrılar dinlenme halinde devam edebilir.
Topuk dikeni nasıl tedavi edilir?
Tedavide amaç; ayağa binen basıncı azaltmak, ağrı ve iltihabı kontrol altına almak, doku iyileşmesini teşvik etmek ve yumuşak dokuların esnekliğini artırmaktır. Bol istirahat ayağa uygulanan baskıyı azaltarak etkilenen bölgedeki iltihabi durum ve ilişkili ağrı ve şişliğin azaltılmasına yardımcı olabilir. Buz tatbiki de iltihabı baskılayarak ağrı ve şişliğin azaltılmasında etkili olabilir.
Halka şeklindeki tabanlıklar topuktaki baskıyı almak için ayakkabının içine yerleştirilerek kullanılabilir. Fizik tedavi de darbe emici spor ayakkabı, ayaktaki yumuşak dokulara uygulanan basıncı hafifletmeye ve ağrıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Ekstrakorporeal şok dalgası tedavisi (ESWT), yüksek enerjili ses dalgaları ilgili bölgeye yönlendirilerek plantar fasyadaki hasarın iyileşmesine yardım edebilir. Nadir durumlarda, topuk dikenini çıkarmak için cerrahi müdahale gerekebilir. Çoğu olguda diğer tedaviler yeterli olmaktadır ve ameliyata gerek kalmamaktır.
Topuk dikeni kendiliğinden geçer mi?
Topuk dikeni ağrısı eğer başlangıç seviyesindeyse, doktor kontrolünde uygun ayakkabı seçimi yapıldığında kendiliğinden geçebilir. Bu ağrı çoğunlukla sert tabanlı ayakkabıların giyilmesi sonucunda ortaya çıkar. Bu nedenle ayakkabı seçimi topuk dikeninde oldukça önemlidir.
Topuk dikeni, topuk kemiğinin alt tarafında kemik çıkıntısına yol açan bir kalsiyum birikmesi durumudur. Ayakta şiddetli ağrılara neden olan bu rahatsızlık hayatı olumsuz etkileyebilir. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Ahmet İnanır, topuk dikeni nedenlerini, belirtilerini ve tedavi yöntemlerini anlattı. İşte detaylar...
Topuk dikeni nedir?
Ayağın iç kısmında bulunan ve uzun ark denen çukurluk sayesinde ayakta oluşan yükler dengeli bir biçimde dağılarak yumuşak doku ve kemiklerde aşırı yük oluşmasını engellenir. Fazla ayakta durma, ayağın arkının çökmesi, uzun yürüyüşler ve yanlış ayakkabı kullanımı sebebiyle bu arkı destekleyen taban zarı aşırı gerginleşir. Bunun sonucu olarak da taban zarında kalınlaşma ve topuk kemiğine yapıştığı noktada yumuşak doku ödemi meydana gelir. Ayak tabanında oluşan bu romatizmal duruma plantarfasiit denir. Hastalığı ilerlemesiyle de bu zar kalınlaşır ve topuk kemiğine yapıştığı noktada kronik zedelenmeler ilerlemeye başlar. Vücut da bu kısımda yeni kemik oluşturarak stresi en aza indirmeye çalışır. Meydana gelen kemik yapısı sivri bir şekil oluşturduğunda buna topuk dikeni denir.
Topuk dikeni neden olur?
opuk dikeni, ayak ayak tabanında bulunan plantar fasia adlı zarın kronik olarak zedelenmesi sonucu oluşan bir sağlık sorunudur. Bir kemik hastalığı değildir. Ayak tabanında bulunan ve kemikleri örten kalın zarın (plantarfasia) normalden fazla gerilmesi sebebiyle meydana gelir. Kas ve bağ dokusunda oluşan uzun süreli gerginliğin bir sonucudur. Yaygın nedenleri ise sert yüzeylerde yürümek, koşmak veya zıplamaktan kaynaklanan tekrarlayıcı stres ve aşırı kilo olarak gösterilebilir.
Topuk dikeni belirtileri nelerdir?
Ayakta meydana gelen ağrı, bu rahatsızlığın en önemli belirtisidir. Bu ağrı daha çok sabahları belirginleşir ve kişi yataktan kalktığında bir süre topuğunun üzerine basmada zorluk çeker. Topuk dikeni ilerledikçe de sadece sabah görülen ağrılar tüm güne yayılabilir. Ayrıca topuklu ve sert tabanlı ayakkabıların giyilmesi zorlaşır. Daha ağır durumlarda da bu ağrılar dinlenme halinde devam edebilir.
Topuk dikeni nasıl tedavi edilir?
Tedavide amaç; ayağa binen basıncı azaltmak, ağrı ve iltihabı kontrol altına almak, doku iyileşmesini teşvik etmek ve yumuşak dokuların esnekliğini artırmaktır. Bol istirahat ayağa uygulanan baskıyı azaltarak etkilenen bölgedeki iltihabi durum ve ilişkili ağrı ve şişliğin azaltılmasına yardımcı olabilir. Buz tatbiki de iltihabı baskılayarak ağrı ve şişliğin azaltılmasında etkili olabilir.
Halka şeklindeki tabanlıklar topuktaki baskıyı almak için ayakkabının içine yerleştirilerek kullanılabilir. Fizik tedavi de darbe emici spor ayakkabı, ayaktaki yumuşak dokulara uygulanan basıncı hafifletmeye ve ağrıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Ekstrakorporeal şok dalgası tedavisi (ESWT), yüksek enerjili ses dalgaları ilgili bölgeye yönlendirilerek plantar fasyadaki hasarın iyileşmesine yardım edebilir. Nadir durumlarda, topuk dikenini çıkarmak için cerrahi müdahale gerekebilir. Çoğu olguda diğer tedaviler yeterli olmaktadır ve ameliyata gerek kalmamaktır.
Topuk dikeni kendiliğinden geçer mi?
Topuk dikeni ağrısı eğer başlangıç seviyesindeyse, doktor kontrolünde uygun ayakkabı seçimi yapıldığında kendiliğinden geçebilir. Bu ağrı çoğunlukla sert tabanlı ayakkabıların giyilmesi sonucunda ortaya çıkar. Bu nedenle ayakkabı seçimi topuk dikeninde oldukça önemlidir.
Forum:
Genel Sağlık
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
boLd
Küçük çocuk, keman dersi için evde prova yapıyor, babası da oturmuş gazete okuyordu. Evin köpeği de çocuğun kemanından çıkan melodilere havlayarak eşlik ediyordu.
Bu gürültüde babanın gazete okuması mümkün mü?
Bir duruyor, iki duruyor, ama ne çocuk keman çalmayı ne de öteki havlamayı kesiyordu.
En sonunda baba, oğluna seslendi:
"Oğlum, şunun bilmediği bir parça çalsana!
Bu gürültüde babanın gazete okuması mümkün mü?
Bir duruyor, iki duruyor, ama ne çocuk keman çalmayı ne de öteki havlamayı kesiyordu.
En sonunda baba, oğluna seslendi:
"Oğlum, şunun bilmediği bir parça çalsana!
Forum:
Mizah & Komedi
1
Yorumlar
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Forumda Ara
Forum İstatistikleri
Kimler Çevrimiçi
Toplam: 24 kullanıcı aktif
Bing, Google
0 Kayıtlı
» 22 Ziyaretçi
» 22 Ziyaretçi
Son Aktiviteler
Avantajlı Fiyatlarla Futb...
Son Yorum:
nullsix
•
Dün, 12:06 PM
Erzurum’un İklimine Uygun...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
09-13-2025, 09:02 PM
En iyi Kamp Yerleri ve Ka...
Son Yorum:
tovirniers
•
09-13-2025, 02:03 PM
Elektronik Kart Dizgisi Ü...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
09-13-2025, 01:11 PM
Portekiz Dijital Göçebe P...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
09-13-2025, 12:48 PM
Erciva Bungalov İle Doğay...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
09-12-2025, 05:44 PM
Sosyal Medyada Güvenilir ...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
09-12-2025, 04:19 PM
Pandora Shops ile Doğal T...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
09-12-2025, 12:47 PM
SMH Makine ile Eşsiz Waff...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
09-12-2025, 11:53 AM
BiPencere İle En Uygun Fi...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
09-12-2025, 10:19 AM