You need to enable JavaScript to run this app.

Skip to main content

Yazar: PeRi
[Resim: 3514419.jpg] Boyner Grup'un öncülüğünde Türkiye'de 2012 yılında hayata geçirilen 12 Aralık Mağazacılar Günü, sektörün manâlı markalarının da sahiplenmesiyle geleneksel ışık halkası gelerek kutlanmaya devam ediyor. Bilhassa, müşterilere daha iyi hizmet etmek için emek sarf eden mağaza çalışanlarını onurlandırmak nedeniyle kutlanan Mağazacılar Günü, perakende sektörünü iki taraflı duygularda birleştiren özel günlerden biri olarak kabul ediliyor. Pandemiden en fazla etkilenen sektörlerin başında gelen giyim perakendesi sektöründe sahadaki mağaza çalışanlarını kutlamak ayrı bir kasıt taşıyor.

Yapılan açıklamaya tarafından, bu yıl 12 Aralık Mağazacılar Günü pandeminin etkisi aşağıda ve pandemi önlemlerine uyularak kutlanacak. Boyner Grup çalışanlarına emek ve özverileri için teşekkür etmek ve birlikte kutlamak için 8 bini aşkın çalışanıyla 12 Aralık'ta saat 12:00'de canlı webinarda bir araya gelecek. Ayrıca, arzu ve heyecanla işini yapan her bir çalışan adına Ecording meslek birliğiyle birer tohum topu bağışlanarak dünyaya yeşil iz bırakmak için de bir adım atılacak.

Hazırladığı filmde ve sosyal ağ giflerinde mağazacılık mesleğinin farklı olduğuna vurgu yapan şirket, "Mesleğini aşkla yapmanın tadı öbür. İşini her zaman aşkla yapan, her koşulda, gülümseyişiyle kalplere dokunan bütün mağazacılara binlerce teşekkür ederim. Mağazacılar Günümüz kutlu olsun" mesajını aktarıyor.

iha
Forum: Gündem
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3514219.jpg] Dünya kuraklıkla uğraş ediyor. Yağışların olmaması herkesi tedirgin ediyor. Aralık ayında herkes güya ilkbaharı yaşıyor. Yaşanan kuraklığın gerisinde cuma namazı sonrası camilerde topluca yağmur duası yapıldı.

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde yağmur duası yapıldı

Türkiye'de son dönemde yaşanan kuraklık nedeniyle Cuma namazı sonrası tüm camilerde yağmur duası okundu. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ni dolduran vatandaşlar namazın peşinde kuraklığın azalması için dua etti.

Diyanet İşleri Başkanlığı son dönemde yaşanan kuraklık sebebiyle cuma namazı ardından suyun tasarruflu kullanmasına karşın hutbe okuttu. Tüm camilerde namaz sonrası yağmur duası yapıldı. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'ne gelen vatandaşlar Cuma namazında caminin içini iyice doldurdu. Dışarı hasırlar serilerek sosyal mesafe ve maske kurallarına uygun şekilde cuma namazı kılındı. "Su: Yaşam ve Şifa Kaynağımız" konulu hutbe okundu. Suyun bilinçli kullanılması ve savurganlık edilmemesine ilişkin uyarıların yapıldığı hutbeden daha sonra yağmur duası yapıldı.

Cuma namazı için Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'ne geldiğini ifade eden Ali İrgin, “Cuma namazı nasip olsun dedik. Yağmur duasına katılacağım. O niyetle geldim. Böyle güzel bir yerde yağmur duasına katılmak bir şereftir” dedi. Yağmur duası için gelen vatandaşlardan Şaban Parlar, “Ayrıca Cuma namazını kılmaya ayrıca de yağmur duasına geldik. Allah tüm mümin Müslümanlara ve bize takviye etsin. Bu kuraklıktan kurtarsın. İnşallah yağmur duası kabul olur” diye konuştu.

Yağmur duasının peşinde konuşan Mithat Esen, “Ülkemizin birçok uygun kuraklık var. Kuraklığın gitmesi için Rabbimize niyaz ettik. Bunun yanına korona virüs için bir dua ettik. İnşallah en kısa sürede yağmursuzluk ve koronanın ortadan kalkması bizi sevindirecek haberlerin gelmesini de umuyoruz” ifadelerini kullandı.

 

BAYBURT

Diyanet İşleri Başkanlığınca, son dönemde ülke genelinde yaşanan kuraklık sebebiyle Cuma namazı sonrası bütün camilerde yağmur duası yapıldı.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü, son üç aylık kuraklık durumu ile ilgili devlete ait internet sitesi üzerinden haritalar yayınlandı. Yayınlanan haritalara kadar, Türkiye'nin önemli bir bölümünün yağış almadığı ve şiddetli kuraklık yaşandığı görüldü. Yağışların gitgide artarak azalması büyük bir kuraklık tehdidi oluştururken, uzmanlar da bu konu hakkında açıklamalarda bulunarak yaşanan kuraklığa dikkat çektiler. Yayınlanan haritada Bayburt'ta şiddetli kurak (acele şart) durumunu bildiren kahverengi renklendirmede yer aldı.

[IMG]cdn.iha/Contents/pool_file/2020/50/23826_aw188177-01.jpg[/IMG]

iha
Forum: Gündem
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3514884.jpg] Kayseri'nin Kocasinan ilçesinde 'Hıdırıllez' tepesi olarak aşina yerde bulunan ve 2. Gıyaseddin Keyhüsrev kadar 1200'lü yıllarda yaptırılan Hızır İlyas Köşkü'nün durağan haline Kocasinan Belediyesi el attı. Köşkte başlayan restorasyon çalışmaları bütün hızıyla devam ederken, tamamlandığında ise gök rasathane olarak hizmet verecek. Kayseri'ye baskın üstte yer alan köşkteki restorasyon çalışmalarını inceleyen Kocasinan Belediye Başkanı Ahmet Çolakbayrakdar, İhlas Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, "Burası 1200'lü yılların başında dönemin hükümdarı 2. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından yapıldığı söylenen bir inşa. 1200'lü yıllardan bu güne dek da ayakta kalmış bir yapı ama yakın zamana değin işlev olarak üstünde bir işlevi yoktu. Bir miktarda yüzünde, sağında, solunda pek hoşumuza gitmeyen yazılar, çiziler vardı ve gitgide harabeye döner vaziyetteydi. Biz belediye olarak bu konuya el attık. Restore edilmesi, gün yüzüne çıkartılması noktasında incelemeler başlattık. Emrindeki ki yalnızca yapının bir kültür envanteri olarak gün yüzüne çıkartılması tatmin edici değildi. Biz içerisine bir fonksiyonda yükleyelim ve burasını bizden sonradan ama kuşaklara da ayakta bir şekilde teslim etmekle birlikte gençlerimiz, çocuklarımız keza burada atalar yadigarını gelsin görsün keza de onların ilgisini çekecek değişik konularla da bir eğitim tesisi haline getirelim diye de bir gayret içerisine girdik. Burasını gök gözlemevi olarak inşallah bundan sonradan fakat dönemde faaliyete geçireceğiz" diye konuştu.

Çolakbayrakdar, "Burada astronomiye alaka duyanların gelebileceği, bu konu ile ilgili hafıza alışverişinde bulunabilecekleri, veri alabilecekleri bir yer olmakla birlikte de uzayla ilgili araştırmada merakı olanlar içinde alternatif bir kapı olacak burası. Bu noktada gençlerimizin veri alabilecekleri bir mekan haline getireceğiz burayı. Bundan Böyle son aşamasındayız. Bahar ayından itibaren de içerisini gök gözlemevi olacak şekilde tasarlamış olacağız. Pandemi sürecini de atlatmış olaraktan, yazla birlikte hemşerilerimizin ziyaretine açacak ayla getireceğiz. Buranın lokasyonuna baktığınız zaman, şehre baskın bir noktadasınız. Şehrin tepesinde, şehrin her tarafını tarafından bilir bir noktadasınız. Konum itibari ile de farklı şekillerde de insanları cezbedecek bir mekan, vatandaşlarımız buraya geldikleri süre alt oysa bölge ile birlikte tüm çehreyi görebilecekleri bir nokta yalnızca gök gözlemevini gezmekle kalmayacaklar, şehri de kuş bakışı tepeden görebilecekler. Bunun içinde çevresinin düzenlenmesi noktasında bir çalışmamız, gayretimiz var. Hemşerilerimiz buraya geldikleri süre iyi bir ortamda onları ağırlamayı planlıyoruz" biçiminde konuştu.

Ali Göç - Mükremin Kaya

 

iha
Forum: Gündem
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3514314.jpg] Mazıdağı ilçesi Poyraz Mahallesi Temli Sokaktaki Müstakil evde eşi ölüm ettikten sonra kimsesiz yaşamını sürdüren Emine Tekin, tüm dünyayı etkisi altına alan ve binlerce insanın hayatını kaybettiği korona virüs salgın hastalığına yakalandı. Tekin, korona virüs semptomları görüldükten sonra çocukları tarafından Mazıdağı Devlet Hastanesine kaldırıldı. Burada korona virüs testi yapılıp hap verildikten sonradan evde çare fark etti. Emine Tekin 7 gün evde tedavisini sürdürürken, durumu ağırlaştıktan sonra tekrar Mazıdağı Devlet Hastanesine kaldırıldı. Tekin, burada yapılan birincil müdahalelerin ardından Mardin Devlet Hastanesine sevk edildi. 2 gün yoğun bakımda, 14 gün de serviste kalan Tekin, korona virüsü yenmeyi başardı.

95 yıl önce İspanyol gribine de yenmiş

Babasının vefatından sonradan annesinin yalnız yaşamaya başladığını bildiren Hatice Doğan, “Annemin bugüne dek hiç kimsenin yardımına ihtiyacı olmadı. Evinin temizliğini, yemek yemek yapımını alışverişi kendisi yapıyordu. Bugüne kadar her zaman doğal beslendiği için hiç ağır hastalık geçirmedi, sadece kendisinin anlattığı 95 sene önce İspanyol gribine yakalanmış. O zamanlar sıhhat teknolojisi gelişmediğinden çok artı insanın hayatını kaybettiğini bize anlatıyor. O zaman da yakalanmıştı ve o salgın hastalığı da atlattı. Bu yıl de maalesef binlerce insanın hayatını kaybettiği korona virüse yakalandı. Korona virüs testinin ardındaki evde 7 gün her tarafında hap tedavisi uyguladık. Evde durumu ağırlaşan annemi ilk ilk önce Mazıdağı Devlet Hastanesine götürdük. Mazıdağı Devlet Hastanesinde yapılan ilk müdahalenin gerisinde Mardin Devlet Hastanesine sev edildi. Durumu ağırlaşan annemin 2 gün yoğun bakım ünitesinde tedavisi sürdükten sonradan 14 gün serviste kaldı. Sıhhat çalışanlarına çok teşekkür ederiz. Ayrıca refakatçi ayrıca de sağlıkçı olarak daima yaşlı insanların tedavisini yürüttüler. Allah'a hamdolsun başarılı bir şekilde korona virüsü yendi” dedi.

"Allah sağlık durumu çalışanlarından razı olsun"

Korona virüsü yenen Emine Tekin, Kürtçe yaptığı konuşmada 95 yıl önce İspanyol gribinin olduğu dönemlerde afiyet teknolojisinin bugünkü teknoloji seviyesinde olmadığı için fazla pozitif insanın hayatını kaybettiğini, derhal ise Türkiye'deki sıhhat teknolojisinin çok yükseklerde olduğu için insanların fazla uğurlu olduklarını söyledi. Tekin, "Tüm insanlığın başına düşman gibi kesilen 95 sene önce bir salgın rahatsızlık görülmeye başladı. Nasıl fakat şimdi korona virüs süratli bir şekilde yayılmaya başladı o dönemlerde kızamık ve kaşıntı gibi sorunlar insanın hayatını tehlikeye atıyordu, vücutlarında sivilce meydana çıkan çocuklar ölüyordu. 3 çocuğu olan bir ailenin 1 çocuğu ya kalıyordu ya kalmıyordu, hepsi salgın hastalık yüzünden ölüyordu. O zamanlarda sağlık durumu teknolojisi ilerlemediği insan hayatına kabus gibi belirivermişti. Ama hemen Allah sağlık durumu çalışanlarımızdan razı olsun, hastalara bir şekilde bakılıyor" diye konuştu.

Büyük ninesinin korona virüs salgın hastalığını yendiği için sevindiğini açıklayan 13 yaşındaki Dikte Tekin de “Büyük ninemizin korona virüs salgın hastalığına yakalandığını öğrendik ve bu duruma çok üzüldük, tedavisi sona ererek hayata tutunduğu için fazla sevindik” biçiminde konuştu.

Serhat Abi

 

iha
Forum: Gündem
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3513564.jpg] Sarı-lacivertlilerin resmi internet sitesinden konuyla ilgili yapılan açıklamada, "Kadınlara karşın her türlü zorlama, baskı ve ayrımcılığın karşı olduğunu her fırsatta dile getiren ve toplumsal cinsiyet eşitliği kampanyası HeForShe için BM Bayan Birimi'yle meslek birliği yapan Kulübümüz, bugün tekrar çok anlamlı bir organizasyona imza attı. 25 Kasım-10 Aralık Kadına Yönelik Güçlü Olarak Milletlerarası Uğraş için 16 Jurnal Aktivizm Kampanyası kapsamında o kadar çok adım atan kulübümüz, kampanyanın son gününde stadımızın dış duvarına 'Kadına şiddete tahammülümüz yok!' mesajını yansıttı. Fenerbahçe Spor Kulübü olarak 9 branş, yüzlerce sporcu ve milyonlarca taraftarımızla bir kere daha haykırıyoruz ki 'Kadına baskı suçtur. Iki Taraflı Olma, Seyirci Kalma' denildi.

iha
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3513617.jpg] Hayatını kaybeden arkadaşına ithafen ‘Gülen gözlerini hiç unutmayacağım' diyen Ilıcalı, Bozkurt ile çekilmiş fotoğrafının altına şu notu düştü:

“İyilik delisi, güzel kalpli, benim sevgili dostum. Paylaştığımız güzellikleri, bana olan desteğini, tebessüm eden gözlerini hiç unutmayacağım. Hayatımda çok az insan için herkesin bu kadar hoş konuştuğunu duydum. böylece güzel bir sevgi dağı bıraktın ki arkanda eminim karşılığını göreceksin. Sen benim gerçek dostumsun ve hep kalbimde yaşayacaksın.”

Ilıcalı'nın paylaşımına çoğu meşhur ad de yorum yazarak baş sağlığı dileklerini iletti.

Murat Uçkaç

iha
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3514123.jpg] Medipol Mega Üniversitesi Hastanesi Algoloji (Ağrı tedavisi) Bölümünden Prof. Dr. Haci Ahmet Herif, kanser ağrılarının tedavisine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Herif, her yıl takriben 9 milyon yeni kanser tanısı konulduğuna sinyâl ederek “Kanser vücudumuzun dağıtılmış bölgelerindeki organ ya da dokulardaki hücrelerin derme çatma olarak bölünüp kontrolsüz çoğalması ile oluşan kötü hücrelerin oluşturduğu bir rahatsızlık grubudur. Dünya Sağlık Durumu Örgütü istatistiklerine kadar dünyada her yıl 9 milyon civarında yeni kanser tanısı konuluyor. Çağımızın manâlı bir sağlık sorunu. Gerek hastalığın kendisi gerekse de oluşturduğu psikolojik, sosyal problemler büyük bezginlik ve acılara sebep oluyor. Kanserin sebep olduğu sancı bu hastalığın doktora birincil kullanım sebebi olabilir. Birçok zaman sızı hastalığın ilerleyen zamanlarında ortaya çıkar ve hastanın hayati faaliyetlerini ve tedavisini engelleyebilir” dedi.

"Ağrının aşağı 3 neden yatıyor"

Kanser hastalarında sızı görülme sıklığına da değinen Prof. Dr. Müşteri, sözlerine şöyle devam etti: "Sızı kanser hastalarında manâlı bir şikayet olup, hastaların yüzde 30 ila 45'inde erken dönemde ortaya çıkabilirken, geç dönem hastalarının yüzde 75 ila 90'ında bir sorun olarak karşımıza çıkabiliyor. Bu ağrıların şiddeti yüzde 50 hastada orta-önemli olarak tanımlanırken, hastaların yüzde 30'unda ağrılar önemli ve dayanılamayacak kadar şiddetli olabilir. Maalesef kanser ağrısı çeken hastaların yüzde 50'si yeterli sancı tedavisi alamamaktadır. Kanser ağrısı üç nedene yan olarak meydana gelir. Yüzde 77 tümörün kendisine, yüzde 19'u kanser tedavisi esnasında uygulanan cerrahi, kemoterapi ve radyoterapiye, son olarak yüzde 4'ü ise kanser dışı nedenlere bağlıdır. Tümörler, dolaşım bozukluğu yaparak, metastazlara alt kemik kırıklarına niçin olarak, iltihabi reaksiyona yol açıyor ve sinirlere bası yaparak, içi manâsız organların (mide ve bağırsaklar) ya da farklı alanlara yönlendirilmiş kanalların (safra kanalları) tıkanmasına yol açarak ağrıya sebep olurlar".

"İlk adım basamak çare yöntemi"

Prof. Dr. Müşteri, kanser hastalarının ağrılarında medikal çare, girişimsel ve ablatif yöntemler kullandıklarını belirterek, "Medikal tedavide ağrı kesici ilaçları yani sızı kesicileri kullanıyoruz. Sızı kesiciler kanser ağrılarının yaklaşık yüzde 70-85'inde etkilidir. DSÖ'nün 1986'da yayınladığı ve daha sonra revize ettiği önerileri doğrultusunda 'Basamak tedavi' yöntemi kullanılıyor. Eğer 'Basamak tedavi' eksik kalırsa girişimsel yöntemler tercih edilmeli. Ama her basamak tedavisinde hem girişimsel işlemler ilave edilebilir veya girişimsel işlemler bir 4'üncü basamak olarak da kullanılabilir. Gerek hap tedavisiyle gerekse girişimsel yöntemlerle kanser ağrılarının tedavisinden son derece başarılı sonuçlar alınıyor. DSÖ'nün kanser ağrısının tedavisinde önerdiği basamak prensibine göre; 3'üncü basamakta uygulanan oral yolla alınan ilaçlar yetkisiz olduğunda sancı pompası (port ve pompalarla morfin ve yarı ilaçların beyin omurilik sıvısına verilmesi), bu yöntem de eksik olursa nörolitik (asap imha ederek) sinir blokları, nöromodülasyon ve nöroablasyon yöntemleri kullanılır" diye konuştu.

"Cerrahi yöntemler de uygulanabilir"

Bazı kanser sancı türlerinin tedavisinde cerrahi, radyasyon ve anestetik tekniklerin yardımcı olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Alıcı, "Cerrahi, tümörlerin boyutunu küçültmek, tümörü sindirim sistemini tıkama yolunun dışına çıkarmak, sinirler üzerindeki baskıyı hafifletmek veya kanser büyümesiyle ilgili sıvıları (asitler) tahliye etmek için kullanılabilir. Bazen cerrahi, kemik veya spinal metastazlardan kaynaklanan ağrıyı eksilmek için radyasyon ya da kemoterapi ile tedavi edilen kemikleri stabilize etmek için de kullanılır. Kanser ağrılarında kullanılan girişimsel yöntemler, özellikle ameliyathane odalarında edinmek üzere özel alanlarda Floroskopi, USG, bilgisayarlı tomografi gibi aletler eşliğinde özel iğneler ve aletler kullanarak yapılan işlemlerdir. Bunlar analjezik uygulanarak sedasyon ve yerel duyu yitimi aşağıda hastalarla iletişim kurularak yapılan işlemlerdir. Başlıca cilde herhangi bir kesi yapılmadan yapılır. Yerel uyuşturma ve sedasyon aşağıda yapıldığı için uygulama sırasında hastaların sancı, acı duyma oranı çok düşüktür ve o hatıra hatırlamazlar" biçiminde konuştu.

"Morfin pompası, asap blokları, omirilik pili"

Prof. Dr. Herif, kanser ağrısını rahatlatmak için kullanılan girişimsel yöntemlerin 4 asıl kategoriye ayrıldığına dikkati çekerek, "Kanser hastalarının bir kısmında ağız yoluyla, deri üzerinden, rektal ve parenteral kullanılan morfin güya ilaçlarla tatmin edici sızı giderme sağlanamayabilir. Bu hastalarda veya dayanma edilemeyen yan etkiler oluştuğunda morfin benzeri ilaçlar epidural veya intratekal (Beyin omurilik sıvısı içine) yolla uygulanır. Morfin pompaları uzun süreli dilekçe için yerinde yöntemlerden biridir. Burada başta ince bir kateter yukarıda söz edilen epidural ya da intratekal bölgeye yerleştirilir. Sonra bu kateter cilt altına yerleştirilen bir porta ya da pompaya bağlanır. Bu yöntemin en manâlı özelliği ağızdan alınan doza kadar yüz misli daha kuvvetli olmasıdır. Kanserde farklı sızı sendromları da oluşabilir. Bu sendromlarda tek başlarına veya morfin gibi ilaçların dozunu eksilmek amacı ile yerel anestezik ve steroid ile asap blokları uygulanır. Tekrar ağrıyı ileten sinirlere radyofrekans termokoagülasyon ile sinir yakılabilir. Öteki yöntemlere dirençli ağrılarda ise omurilik pili dediğimiz özel elektrotların omurilik etrafına yerleştirilerek bir takım sinirlerin uyarılmasıyla ağrının tedavi edilmesi esasına dayanır. Son olarak ablatif yöntemler de kullanılabilir" dedi.

Ablatif yöntemler

Ablatif yöntemlernden bahseden Prof. Dr. Tip, "Kimyasal rizotomi de omurilik zarlarından duramater üstüne veya beyin omurilik sıvısı içine nörolitik solüsyon dediğimiz alkol enjeksiyonları yapılır. Oysa yüzde 50 oranında başarılı olabilir. Menenjit, araknoidit ve felç gelişebilir. Bel ve kalça bölgesine zaaf büyük ufak abdest kaçırma, temas duyusunun kaybı ve disestezi olabilir. Kordotomi ise boyun bölgesinden omuriliğe girilerek ağrıyı ileten sinirlerin perkütan radyofrekans termokoagülasyon ile tahribatı sonucu, karşı vücut yarısında ağrı ve sıcaklık duyusu durdurulur. Üst ve daha alçak ekstremite ve gövdedeki tek taraflı ağrılarda uygundur. Galibiyet oranı yüzde 80 ila 90'dır. Etkisi bir yıl kadar sürer. Zaaf, ataksi, mesane disfonksiyonu, disestezik sancı, solunum sistemi disfonksiyonu en kayda değer komplikasyonlarıdır" açıklamalarında bulundu.

iha
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3512574.jpg] Beykent Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mahmut Mutlu, menisküs probleminin nedenlerine ve tedavisine dair kayda değer açıklamalarda bulundu. Dr. Mutlu, özellikle son yıllarda sporun yaygınlaştığını, bu nedenle menisküs yaralanma ve yırtıklarının daha sık görüldüğünü açıklama etti.

Dr. Mutlu, açıklamasında kas iskelet sisteminde eklemler ve fonksiyonların kayda değer özellikler arz ettiğini belirterek, ''Bu yapılar içerisinde diz eklemi yapı ve fonksiyonu ayrı bir kategoride yer alır. Diz ekleminde değişik kemik ve yumuşak doku yapıları vardır. Her birinin devir ve fonksiyonları farklıdır. Diz eklemindeki menisküs dediğimiz oluşumlar, yumuşak doku ve kıkırdak yapı aralarında bir özelliğe sahiptir. Son yıllarda, insanların spor yapma alışkanlıkları gitgide artarak arttığı için spor yaralanmaları içerisinde özellikle zirveye ulaşan menisküs yaralanmaları ve yırtıkları sık görülmeye başlanmıştır.'' dedi.

''Yaş gruplarına kadar değişiyor''

Menisküs yaralanmalarının, yaş guruplarına kadar iki belli başlı başlık altında incelendiği bilgisini paylaşan Mutlu, ''Bunlardan ilki; genç yaş guruplarında özellikle spor yaralanmaları sonucunda meydana gelen menisküs yırtıklarıdır. İkinci belli başlı başlık aşağı gördüğümüz menisküs problemleri ise ileri yaş gurubunda görülen dejeneratif menisküs yırtıkları dediğimiz, menisküsün vakit içerisinde yıpranması sonrası meydana gelen menisküs yırtıkları olarak tanım edebiliriz'' sınıflandırmasını yaptı.

''İlk klinik bulgu: Dizde sızı''

Mutlu, menisküs yırtıklarında sinyâl ilk klinik bulgunun dizde meydana gelen ağrılar olduğunu söyleyerek, ''Genelde hastalar dizde sancı şikâyeti ile başvururlar. Bunun yanında diz hareketlerinde (diz açıp kapama, merdiven inip çıkma, jurnal işlerini görme, yol yürüme) kendini belli eden güvensizlik tam ya da kısmi hareket kısıtlanması ağrıya eşlik edebilir. Keza yırtığın tipine tarafından dizde kilitlenme, klik sesi, takılma gibi şikâyetler de görülebilir. Bu bulgulara dizde şişkinlik eşlik edebilir. Sonuçta; dizde sancı, şişkinlik ve kilitlenme şikâyetleri ile hastalar doktora başvurabilmektedir.'' ifadelerini kullandı.

''Eşlik eden problemler olabilir''

Menisküs şikâyetlerinin tanı ve tedavisinde, çoğu ortopedistin tam tanı ve tedaviye ulaşabilmek için muayenenin yanında bazı tetkikler de isteyeceğinin altını çizen Mutlu, ''Öncelikle klasik iki yönü olan diz grafileri menisküs yaralanmalarını bambaşka bir takım diz problemlerinden ayırmak için (bir takım kemik hastalıkları ve mekanik diz problemleri gibi) mutlaka çekilmelidir. Ayrıca daha detaylı veri edinmek için MRI (magnetic resonance imaging) tetkikine başvurulabilir. Menisküs yırtığı teşhisi konulmaya çalışılırken diz yan bağları, çapraz bağlar, kıkırdak ve kemik yapılar da ayrıca dikkatle incelenmelidir. Çünkü menisküs yaralanmalarına eşlik eden diğer problemler gözden kaçabilir. Buna özellikle dikkat edilmelidir.'' uyarısında bulundu.

'Tek çare cerrahi çare midir?'

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mahmut Mutlu, menisküs yaralanmalarının tedavisine ilişkin sıkça sorulan ''birincil çare, cerrahi çare midir?'' sorusuna ise şu şekilde yanıt verdi:

''Aklımıza ilk gelen, tek tedavi cerrahi tedavi, endoskopik usul yani artroskopi midir? Bunun cevabı 'hayır' olacaktır. Nedeni de bazı yırtık tipleri, sadece konservatif dediğimiz adale kuvvetlendirme egzersizleri ile yani diz rehabilitasyonu ile tedavi edilebilir. Bunun bilhassa altını çizerek vurgulamak isterim. Cerrahi tedavide açık cerrahi bundan böyle neredeyse uygulanmamaktadır. Cerrahide en fazla başvurulan yöntem diz artroskopisidir. Bu usul ile önce yırtığın tipi, boyutları belirlenir. Kısmi menisektomi ile menisküsün bir kısmı dize zarar vermeyecek şekilde alınabilir. Dikilebilecek menisküs yırtıkları ise tamir edilebilir. neticede, menisküs tedavisinde kas kuvvetlendirme egzersizlerine öncelik verilmeli (diz rehabilitasyonu). Şikâyetler geçmediği takdirde cerrahi çare yöntemleri düşünülmelidir.''

iha
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3456609.jpg] Dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgınında vaka sayısı 70 milyona yaklaşırken, ilaç firmalarının aşı çalışmaları da devam ediyor. Son olarak, salgının ikinci dalgasıyla mücadele dahilinde alınan sıkı önlemler doğruca enfeksiyonu en aza indiren ülkelerden Avustralya'dan gelen bir haber ise korkuttu. Ülkedeki CSL firması ve Queensland Üniversitesi (UQ) göre geliştirilen korona virüs aşı adayının denemelerine katılan bir takım gönüllülerde HIV antikorları görüldü. Bu korkutucu sonuç üstüne Avustralya hükümeti, 51 milyon sipariş ettikleri UQ/CSL aşısından vazgeçtiğini açıkladı. Avustralya Sağlık Durumu Bakanlığı Sekreteri Brendan Murphy, "Aşı büyük ihtimalle işe yarayacaktı fakat aşıya dair güven sorunu yaşamak istemiyoruz. Hatalı HIV fazla sonucu, insanlarda kafa karışıklığı ve güven eksikliğine neden olmuş olabilir" dedi.

CSL ve UQ'nin konuya ilişkin müşterek açıklamasında ise, demin denemelerin birinci aşamasında olan ve antikor üretiminde etkili olduğu kanıtlanan aşının verdiği HIV fazla sonucunun yanlış olduğu vurgulandı. CSL ve UQ, sonra katılımcılara HIV testi uygulandığını ve hiçbirinde HIV virüsü tespit edilmediğini belirterek, katılımcılarının sağlığının risk aşağı olmadığının altını çizdi. CSL ve UQ tarafından yapılan açıklamada keza, kusurun giderilmesinin yaklaşık 1 sene süreceği kaydedildi.

Avustralya, daha önce Avustralyalı CSL firması ve Queensland Üniversitesi (UQ) kadar geliştirilen aşıdan 51 milyon doz alacağını açıklamıştı. UQ/CSL aşı çalışmalarının durdurulmasının gerisinde hükümet, Novavax aşısı için anlaşma yapıldığını ve mevcut Oxford / AstraZeneca aşı siparişini arttırdığını duyurdu.

iha
Yorumlar Yorum Yok
Yazar: PeRi
[Resim: 3514060.jpg] TFF 1.Lig'in 14'üncü haftası Bursaspor-Samsunspor maçına sahne olacak. Son hazırlıklarını yapan yeşil beyazlı takımda ise kaleci belirsizliği yaşanıyor. Bursaspor Teknik Direktörü Mustafa Er, sezona Ataberk Dadakdeniz'le başlamış, sonra da Deniz Aydın'a devir vererek yoluna devam etmişti. Genç teknik adam, haftalar sonradan kaleyi yeniden Ataberk'e itimat etti. Daha önce Türkiye Kupası mücadelesinde talih verdiği genç kaleci Canberk Yurdakul ise son oynanan Bandırmaspor maçının ikinci yarısında oyuna dahil olmuş ve gösterdiği performansla uyarı çekmişti. Bu sezon 13 lig maçında kalesinde 23 gol görebilen Bursaspor'da Teknik Direktör Mustafa Er'in Samsunspor maçında hangi kaleciye kısmet vereceği merak ediliyor.

Uzlaşma Yalım

 

iha
Yorumlar Yorum Yok

Hoşgeldin, Ziyaretçi

Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Forumda Ara

Forum İstatistikleri

Toplam Üyeler: 97
Son Üye: xXx
Toplam Konular: 3,775
Toplam Yorumlar: 3,929

Kimler Çevrimiçi

Toplam: 42 kullanıcı aktif Bing, Google
0 Kayıtlı
» 40 Ziyaretçi

Son Aktiviteler

Mersin Site Yönetim

Son Yorum: nullsix Dün, 07:35 PM

Site Yönetim Şirketleri

Son Yorum: nullsix Dün, 07:26 PM

Üç Renk Peyzaj: Ankara'da...

Son Yorum: Kenan06 Dün, 12:48 PM

Alüminyumun Gücünü Gelece...

Son Yorum: aysuyigiter 05-04-2025, 10:00 PM

İstanbul’da En İyi Öğrenc...

Son Yorum: aysuyigiter 05-04-2025, 09:28 PM

İstanbul Tekne Düğünü Fiy...

Son Yorum: aysuyigiter 05-04-2025, 09:00 PM

Bematur İle Teknede Düğün...

Son Yorum: aysuyigiter 05-04-2025, 08:30 PM

Baranisik.com.tr: Eskişeh...

Son Yorum: Kenan06 05-04-2025, 01:21 PM

Fethiye Gezi Rehberi

Son Yorum: xXx 05-04-2025, 07:53 AM

3 Mayıs Türkçülük Günü

Son Yorum: xXx 05-04-2025, 07:48 AM

İçerik sağlayıcı paylaşım sitesi olarak hizmet veren Forumki.Com sitemizde 5651 sayılı kanunun 8. maddesine ve T.C.K'nın 125. maddesine göre tüm üyelerimiz yaptıkları paylaşımlardan kendileri sorumludur. Sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal şikayetleri İletişim bağlantısından bize ulaşıldıktan en geç 3 (üç) gün içerisinde ilgili kanunlar ve yönetmenlikler çerçevesinde tarafımızca incelenerek, gereken işlemler yapılacak ve site yöneticilerimiz tarafından bilgi verilecektir.