www.ForumKi.Com - Yeni Temamız İle Daha Büyük Bir Aileye
www.AyFM.Net - Sanal Radyo Müzik ve Arkadaşlık Platformuna Sizleride Bekliyoruz

Yazar:
Maviş
Alak Suresi Okunuşu Ve Anlamı Alak suresi Kur'an'ın 96. suresidir. Mekke'de inen sure 19 ayetten oluşur. İnananlar için son ayetinde tilavet secdesi yapılması gerekmektedir. Sureye ismini veren ayetler şöyledir: Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir alak'tan yarattı. Alak suresi Okunuşu ;
Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Ikra' bismi rabbikelleziy halak
2- Halekal'insane min 'alak
3- Ikre' ve rabbükel'ekrem
4- Elleziy 'alleme bilkalem
5- Allemel'insane ma lem ya'lem
6- Kella innel'insane leyatğa
7- Erra a hustağna
8- İnne ila rabbikerrü'câ
9- Eraeytelleziy yenha
10- Abden iza salla
11- Eraeyte in kane 'alelhüda
12- Ev emara bittakva
13- Eraeyte in kezzebe ve tevella
14- Elem ya'lem biennallahe yera
15- Kella lein lem yentehi lenesfe'an binnasıyeh
16- Nasıyetin kezibetin hatıeh
17- Felyed'u nadiyehu.
18- Sened'uzzebaniyete.
19- Kella la tütı'hü vescüd vakterib
Alak suresi Anlamı ;
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
1- Yaratan Rabbinin adıyla oku!
2- İnsanı bir kan pıhtısından yarattı!
3- Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
4- O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.
5- İnsana bilmediği şeyleri öğretti.
6- Hayır! Doğrusu (kâfir) insan azgınlık eder.
7- Kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için.
8- Muhakkak ki dönüş mutlaka Rabbinedir.
9-10 - Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?
11- Gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) doğru yolda olur, 12- Veya kötülüklerden sakınmayı emrederse?
13- Gördün mü, ya bu (adam, hakkı) yalanlar, yüzçevirirse, 14- O adam, Allah'ın kendini gördüğünü hiç bilmiyor mu? 15-16 - Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.
17- O zaman o taraftarlarını yardıma çağırsın.
18- Biz de Zebanileri çağıracağız.
19- Hayır, sakın onu dinleme de, secde et ve yaklaş!
Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Ikra' bismi rabbikelleziy halak
2- Halekal'insane min 'alak
3- Ikre' ve rabbükel'ekrem
4- Elleziy 'alleme bilkalem
5- Allemel'insane ma lem ya'lem
6- Kella innel'insane leyatğa
7- Erra a hustağna
8- İnne ila rabbikerrü'câ
9- Eraeytelleziy yenha
10- Abden iza salla
11- Eraeyte in kane 'alelhüda
12- Ev emara bittakva
13- Eraeyte in kezzebe ve tevella
14- Elem ya'lem biennallahe yera
15- Kella lein lem yentehi lenesfe'an binnasıyeh
16- Nasıyetin kezibetin hatıeh
17- Felyed'u nadiyehu.
18- Sened'uzzebaniyete.
19- Kella la tütı'hü vescüd vakterib
Alak suresi Anlamı ;
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.
1- Yaratan Rabbinin adıyla oku!
2- İnsanı bir kan pıhtısından yarattı!
3- Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.
4- O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.
5- İnsana bilmediği şeyleri öğretti.
6- Hayır! Doğrusu (kâfir) insan azgınlık eder.
7- Kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için.
8- Muhakkak ki dönüş mutlaka Rabbinedir.
9-10 - Namaz kıldığı zaman, bir kulu engelleyeni gördün mü?
11- Gördün mü (ne dersin?), ya o (kul) doğru yolda olur, 12- Veya kötülüklerden sakınmayı emrederse?
13- Gördün mü, ya bu (adam, hakkı) yalanlar, yüzçevirirse, 14- O adam, Allah'ın kendini gördüğünü hiç bilmiyor mu? 15-16 - Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu perçeminden, o günahkâr ve yalancı perçeminden tutup cehenneme sürükleriz.
17- O zaman o taraftarlarını yardıma çağırsın.
18- Biz de Zebanileri çağıracağız.
19- Hayır, sakın onu dinleme de, secde et ve yaklaş!
Forum:
Duâ & Sureler
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
Maviş
Abbâdî
Pazartesi, 20 May 2013 09:59 tarihinde yayınlandı.Meşhûr tasavvuf âlimlerinden. İsmi Muzaffer bin Erdeşir bin Ebî Mensur el-Mervezî'dir. Merv şehrinin bir köyüne nisbetle Abbâdî diye meşhur olmuştur. Künyesi Ebû Mansur, lakabı Kutbüddîn'dir. 1098 (H.491)'de Merv şehrinde doğdu. 1152 (H. 547) senesinde Huzistan'da, Asker Mükrem denilen yerde vefât etti.Sonradan Bağdâd'a nakledildi. Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin kabrinin bulunduğu Şunîziyye kabristanına defn edildi.
İlim öğrenmeye Merv'de başladı. Nasrullah ibni Ahmed bin Erdeşir, Nasrullah ibni Ahmed el-Huşamî, İsmâil bin Abdulgafûr el-Fârisî, Abdulgaffâr eş-Şirevî, Zâhir bin Tâhir, Abdülmünîm bin el-Kuşeyrî gibi zamânının meşhûr âlimlerinden ilim öğrendi, hadîs-i şerîf dinleyip rivâyet etti. Kendisinden ise Ebû Muhammed el-Akdân hadîs-i şerîf işitti.
Güvenilir bir hadîs râvisidir. Vâz ve nasîhatlarıyla şöhret bulmuştur. Hitâbeti çok düzgün, tesirli ve anlatım gücü kuvvetli idi. Halk onun vâzlarından çok istifâde edip, şevkle dinlerdi. Ona, "Sultan-ı Suhan", "Hâce-i Mânâ" ve zamânının allâmesi, en büyük âlimi mânâsında "Allâme-i Rüzgâr" gibi medhedici ünvânlar verilmiştir. Bu derece tanınıp sevildikten sonra Selçuklu hükümdârı Sultan Sencer onu Abbâsî halîfesi Muktefî Liemrillâh'a elçi olarak gönderdi.
Abbâdî'nin tasavvuf ilminde, tasavvufun pekçok konularını açıklayan Sûfînâme adlı eseri vardır. Bundan başka Menâkıb-us-Sûfiyye, hazret-i Ali ve Ehl-i beytin fazîleti hakkında Merâsîmü'd-Dîn fî Mevâsim-ül-Yakîn adlı eseri bulunmaktadır. Mî'râcnâme ve Vesîle ilâ Fazîlet-il-Fazîle diğer eserleridir. İbâhat-ül-Hamr adlı bir eserinden bahsedilmiş ise de Semnânî ve İbn-i Hacer gibi âlimler böyle bir eserinin bulunmadığını bildirmişlerdir.
Buyurdu ki: "Kabre yılanlar dışardan gelir sanmayınız. Sizin kötü amelleriniz kabirde sizin için engerek yılanıdır. Dünyâda iken yediğiniz haramlar da kabre yılan olarak gelir."
Pazartesi, 20 May 2013 09:59 tarihinde yayınlandı.Meşhûr tasavvuf âlimlerinden. İsmi Muzaffer bin Erdeşir bin Ebî Mensur el-Mervezî'dir. Merv şehrinin bir köyüne nisbetle Abbâdî diye meşhur olmuştur. Künyesi Ebû Mansur, lakabı Kutbüddîn'dir. 1098 (H.491)'de Merv şehrinde doğdu. 1152 (H. 547) senesinde Huzistan'da, Asker Mükrem denilen yerde vefât etti.Sonradan Bağdâd'a nakledildi. Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin kabrinin bulunduğu Şunîziyye kabristanına defn edildi.
İlim öğrenmeye Merv'de başladı. Nasrullah ibni Ahmed bin Erdeşir, Nasrullah ibni Ahmed el-Huşamî, İsmâil bin Abdulgafûr el-Fârisî, Abdulgaffâr eş-Şirevî, Zâhir bin Tâhir, Abdülmünîm bin el-Kuşeyrî gibi zamânının meşhûr âlimlerinden ilim öğrendi, hadîs-i şerîf dinleyip rivâyet etti. Kendisinden ise Ebû Muhammed el-Akdân hadîs-i şerîf işitti.
Güvenilir bir hadîs râvisidir. Vâz ve nasîhatlarıyla şöhret bulmuştur. Hitâbeti çok düzgün, tesirli ve anlatım gücü kuvvetli idi. Halk onun vâzlarından çok istifâde edip, şevkle dinlerdi. Ona, "Sultan-ı Suhan", "Hâce-i Mânâ" ve zamânının allâmesi, en büyük âlimi mânâsında "Allâme-i Rüzgâr" gibi medhedici ünvânlar verilmiştir. Bu derece tanınıp sevildikten sonra Selçuklu hükümdârı Sultan Sencer onu Abbâsî halîfesi Muktefî Liemrillâh'a elçi olarak gönderdi.
Abbâdî'nin tasavvuf ilminde, tasavvufun pekçok konularını açıklayan Sûfînâme adlı eseri vardır. Bundan başka Menâkıb-us-Sûfiyye, hazret-i Ali ve Ehl-i beytin fazîleti hakkında Merâsîmü'd-Dîn fî Mevâsim-ül-Yakîn adlı eseri bulunmaktadır. Mî'râcnâme ve Vesîle ilâ Fazîlet-il-Fazîle diğer eserleridir. İbâhat-ül-Hamr adlı bir eserinden bahsedilmiş ise de Semnânî ve İbn-i Hacer gibi âlimler böyle bir eserinin bulunmadığını bildirmişlerdir.
Buyurdu ki: "Kabre yılanlar dışardan gelir sanmayınız. Sizin kötü amelleriniz kabirde sizin için engerek yılanıdır. Dünyâda iken yediğiniz haramlar da kabre yılan olarak gelir."
Forum:
Evliyalar & Hayatları
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
Maviş
Anadolu evliyâsından. İsmi Bâli Mehmed Çelebi olup, Bâlî Sultan olarak da bilinir. Germiyan şehzâdelerinden Hızır Paşanın oğludur. Dedesi Süleymân Şah, Mevlânâ Celâleddîn Rûmî'nin oğlu Sultan Veled'in kızı Mutahhara Sultan ile evli olduğundan, soyu Mevlânâ hazretlerine ulaşır. Babası ona, saltanat elbisesi yerine tarîkat abası giydiği için "Abapûş-i Velî" lakabını vermiştir.
Abapûş-i Velî, küçük yaşta ilim öğrenmeye başladı. Kısa zamanda ilim tahsîlini tamamladı. Ahlâk ve edeb nümûnesi idi. Küçük yaşta Mevleviyye tarîkatı büyüklerinin mânevî bakışlarına kavuştu. İnsanlara doğru yolu göstermek üzere icâzet, diploma aldı.
Devrinin büyük âlimleri ve devlet ileri gelenlerinin çoğu onun sohbetlerini tâkib ederlerdi. Tîmûr Han Afyon taraflarına geldiğinde, onun bölgesine girmedi ve bâzı ihsânlarda bulunmak isteyince; "Bizim abamız, elbisemizi terk ve ihtiyaçsızlık elbisesidir" deyip kabûl etmedi. Tîmûr Han Abapûşî hakkında; "Böyle zatlar boş değildir. Allahü teâlâdan başkasından ne korkarlar, ne bir şey beklerler. Şahların gönüllerinde onların heybeti, korkusu yer etmiştir." dedi.
Abapûş-i Velî ömrünün sonlarını babasından kalan dergâhında yalnız geçirdi. Devamlı ibâdetle meşgûl olurdu. Talebeleri ve sevenleri huzuruna gidip ders ve sohbetlerini dinler, ondan istifâde ederlerdi. Çeşitli zamanlarda insanlar arasına çıkıp, onlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatır, herkesi iyiliğe teşvik ederdi.
Vefâtından önce kendi evine geçen Abapûş-i Velî, üç gün sonra 1485 (H.890) senesinde vefât etti. Afyonkarahisar Mevlevî Dergâhının bahçesine defnedildi. Definden sonra bâzı hâller görüldü. Talebeleri bunları hocalarının kerâmeti olarak kabûl ettiler. Bu sırada sâdece görünüşe bakarak konuşanlardan birisi bu hâllerin, talebeler tarafından uydurulduğunu, bunların aslının olmayacağı gibi sözler söyledi. Ayrıca kabre inkâr gözü ile baktığı anda, Allahü teâlânın gazâbına uğrayarak gözleri görmez oldu, dili tutuldu. Baştan ayağa kadar bütün vücûdu titremeye başladı. Bu hâle yakalandığının üçüncü günü kötü bir vaziyette öldü. Allahü teâlânın evliyâsı hakkında uygunsuz konuşmanın, onu inkâr etmenin cezâsını hemen gördü.
Abapûş-i Velî, küçük yaşta ilim öğrenmeye başladı. Kısa zamanda ilim tahsîlini tamamladı. Ahlâk ve edeb nümûnesi idi. Küçük yaşta Mevleviyye tarîkatı büyüklerinin mânevî bakışlarına kavuştu. İnsanlara doğru yolu göstermek üzere icâzet, diploma aldı.
Devrinin büyük âlimleri ve devlet ileri gelenlerinin çoğu onun sohbetlerini tâkib ederlerdi. Tîmûr Han Afyon taraflarına geldiğinde, onun bölgesine girmedi ve bâzı ihsânlarda bulunmak isteyince; "Bizim abamız, elbisemizi terk ve ihtiyaçsızlık elbisesidir" deyip kabûl etmedi. Tîmûr Han Abapûşî hakkında; "Böyle zatlar boş değildir. Allahü teâlâdan başkasından ne korkarlar, ne bir şey beklerler. Şahların gönüllerinde onların heybeti, korkusu yer etmiştir." dedi.
Abapûş-i Velî ömrünün sonlarını babasından kalan dergâhında yalnız geçirdi. Devamlı ibâdetle meşgûl olurdu. Talebeleri ve sevenleri huzuruna gidip ders ve sohbetlerini dinler, ondan istifâde ederlerdi. Çeşitli zamanlarda insanlar arasına çıkıp, onlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatır, herkesi iyiliğe teşvik ederdi.
Vefâtından önce kendi evine geçen Abapûş-i Velî, üç gün sonra 1485 (H.890) senesinde vefât etti. Afyonkarahisar Mevlevî Dergâhının bahçesine defnedildi. Definden sonra bâzı hâller görüldü. Talebeleri bunları hocalarının kerâmeti olarak kabûl ettiler. Bu sırada sâdece görünüşe bakarak konuşanlardan birisi bu hâllerin, talebeler tarafından uydurulduğunu, bunların aslının olmayacağı gibi sözler söyledi. Ayrıca kabre inkâr gözü ile baktığı anda, Allahü teâlânın gazâbına uğrayarak gözleri görmez oldu, dili tutuldu. Baştan ayağa kadar bütün vücûdu titremeye başladı. Bu hâle yakalandığının üçüncü günü kötü bir vaziyette öldü. Allahü teâlânın evliyâsı hakkında uygunsuz konuşmanın, onu inkâr etmenin cezâsını hemen gördü.
Forum:
Evliyalar & Hayatları
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
Maviş
Tut ellerimden düşmem o zaman
Bak gözlerime ölmem o zaman
Sen yokken bil ki ben olamam
Kendimi can taşıyor sayamam
Yıkılsa dört duvar üstüme sen varsan imkânsız yıkılmam
Sanırım senin adın aşk olmalı sevgilim
Kölesi de olurum ben bu tek kelimenin
Ağlatmadı mı hayat sanki ikimizi de?
Şimdi biraz mutluluk tanrımızdan hediye
Sanırım senin adın aşk olmalı sevgilim
Kölesi de olurum ben bu tek kelimenin
Ağlatmadı mı hayat sanki ikimizi de
Şimdi biraz mutluluk tanrımızdan hediye
Aşk senin adın
Tut ellerimden düşmem o zaman
Bak gözlerime ölmem o zaman
Sen yokken bil ki ben olamam
Kendimi can taşıyor sayamam
Yıkılsa dört duvara üstüme sen varken imkansız yıkılmam
Sanırım senin adın aşk olmalı sevgilim
Kölesi de olurum…
Bak gözlerime ölmem o zaman
Sen yokken bil ki ben olamam
Kendimi can taşıyor sayamam
Yıkılsa dört duvar üstüme sen varsan imkânsız yıkılmam
Sanırım senin adın aşk olmalı sevgilim
Kölesi de olurum ben bu tek kelimenin
Ağlatmadı mı hayat sanki ikimizi de?
Şimdi biraz mutluluk tanrımızdan hediye
Sanırım senin adın aşk olmalı sevgilim
Kölesi de olurum ben bu tek kelimenin
Ağlatmadı mı hayat sanki ikimizi de
Şimdi biraz mutluluk tanrımızdan hediye
Aşk senin adın
Tut ellerimden düşmem o zaman
Bak gözlerime ölmem o zaman
Sen yokken bil ki ben olamam
Kendimi can taşıyor sayamam
Yıkılsa dört duvara üstüme sen varken imkansız yıkılmam
Sanırım senin adın aşk olmalı sevgilim
Kölesi de olurum…
Forum:
Günün Şarkısı
1
Yorumlar

Yazar:
can.onur
Bir insan tüm geçmişini bırakarak yeni bir hayata nerden başlamalı.
Forum:
Üye Günlüğü
3
Yorumlar

Yazar:
PeRi
Kazananlar Hiç Hata Yapmayanlar Değil,
Asla Vazgeçmeyenlerdir...
Asla Vazgeçmeyenlerdir...
![[Resim: k_18105208_k_17100002_azim-sozler1-1200x675xffffff.jpg]](http://huseyinozenenortaokulu.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/71/01/888044/resimler/2019_10/k_18105208_k_17100002_azim-sozler1-1200x675xffffff.jpg)
Forum:
Günün Sözü
1
Yorumlar

Yazar:
PeRi
forumki.com yöneticilerine hayırlı olsun dileklerimi iletiyorum bende
forumda yeniyim başarılar...
forumda yeniyim başarılar...
Forum:
Yeni Başlayanlar
4
Yorumlar

Yazar:
Maviş
ÖYLE bir bak ki...!!
gözlerinde CAN olayım..
.....Öyle bir yaz ki..!
hasretinden boğulayım...
.....ÖYLE bir ol ki..!
Varlığın sürüklesin uzaklara beni...
.....ÖYLE sarıl ki..!
Bir pınara akıp suya karışayım.
.....ÖYLE bir yürek ol ki..!
Her kalp atışında beni benden ALSIN..
.....ÖYLE bir dur ki..!
Duruşunla vur beni, aksın tüm özlemim SANA..
....ÖYLE bir NEFES ol ki..!
Aldığım her soluk senden gelen hayat olsun..
...ÖYLE bir şey yap ki..!
Ruhumdaki her duygu bedenimde CAN BULSUN..
...ÖYLE bir şey söyle ki....
Sözün bulutlardan akan
YAĞMUR DAMLASI
Gibi yıkasın varlığımı...!
gözlerinde CAN olayım..
.....Öyle bir yaz ki..!
hasretinden boğulayım...
.....ÖYLE bir ol ki..!
Varlığın sürüklesin uzaklara beni...
.....ÖYLE sarıl ki..!
Bir pınara akıp suya karışayım.
.....ÖYLE bir yürek ol ki..!
Her kalp atışında beni benden ALSIN..
.....ÖYLE bir dur ki..!
Duruşunla vur beni, aksın tüm özlemim SANA..
....ÖYLE bir NEFES ol ki..!
Aldığım her soluk senden gelen hayat olsun..
...ÖYLE bir şey yap ki..!
Ruhumdaki her duygu bedenimde CAN BULSUN..
...ÖYLE bir şey söyle ki....
Sözün bulutlardan akan
YAĞMUR DAMLASI
Gibi yıkasın varlığımı...!
Forum:
Şairlerden Şiirler
1
Yorumlar
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Forumda Ara
Forum İstatistikleri
Kimler Çevrimiçi
Toplam: 39 kullanıcı aktif
Bing, Google
0 Kayıtlı
» 37 Ziyaretçi
» 37 Ziyaretçi
Son Aktiviteler
Gogo Dansçı Kiralama Hizm...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
7 saat önce
Ekotek Isı Teknolojileri:...
Son Yorum:
Kenan06
•
7 saat önce
Cuento Yachting ile Bodru...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
9 saat önce
Kumaş Kesim Makinesi ile ...
Son Yorum:
nullsix
•
9 saat önce
Monopump Bakım ve Servis ...
Son Yorum:
nullsix
•
9 saat önce
Bydan Dansöz Kiralama ile...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
11 saat önce
Göcek’te Eşsiz Yat Kirala...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
11 saat önce
Sebil Temizlik ve Ozonlam...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
Dün, 09:21 AM
Unutulmaz Teknede Düğün E...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
Dün, 09:00 AM
Badgirli Konak Otel: Şanl...
Son Yorum:
Kenan06
•
10-18-2025, 08:02 PM