www.ForumKi.Com - Yeni Temamız İle Daha Büyük Bir Aileye
www.AyFM.Net - Sanal Radyo Müzik ve Arkadaşlık Platformuna Sizleride Bekliyoruz

Yazar:
Maviş
''Kendine iyi bak'' dedi ve gitti
Ruhumu da yanına alarak
Cesedimi bir celsede unutarak gitti
Sallanamadım hiç bir yere
Gücüm göç etti sanki
Ve kalmadı mecalim
Cesedimi bile alıp gidecek kadar
Keşke soy adın gibi saysan adımı
Say sensizlik denizinde attığım kulacımı
Söyle sana benden başka bir kul acır mı ?
Soydun yüreğimi, insanlara olan güvenimi bile bırakmadın
Halbuki ıraktın bana ve ben seni yine de sevdim
Belki de bu yüzden görmeyi bıraktın
Sana olan sevgimi
Yaşım mı yetmedi yaş'ını dindirmeye
Faili hala faaldir yüreğimin
Sen beni köprüyü geçene kadar sevdin
Ve şimdi yaktın köprüleri
Ama şunu da unutma isterim
Benden şikayetçi olduğun zamanlar varya
Gün gelecek özlemin olacak gözlemimce
İşte o kadar !
Ve ne zordur denizle konuşmak
Çünki aldığını geri vermiyordu deniz..
Ruhumu da yanına alarak
Cesedimi bir celsede unutarak gitti
Sallanamadım hiç bir yere
Gücüm göç etti sanki
Ve kalmadı mecalim
Cesedimi bile alıp gidecek kadar
Keşke soy adın gibi saysan adımı
Say sensizlik denizinde attığım kulacımı
Söyle sana benden başka bir kul acır mı ?
Soydun yüreğimi, insanlara olan güvenimi bile bırakmadın
Halbuki ıraktın bana ve ben seni yine de sevdim
Belki de bu yüzden görmeyi bıraktın
Sana olan sevgimi
Yaşım mı yetmedi yaş'ını dindirmeye
Faili hala faaldir yüreğimin
Sen beni köprüyü geçene kadar sevdin
Ve şimdi yaktın köprüleri
Ama şunu da unutma isterim
Benden şikayetçi olduğun zamanlar varya
Gün gelecek özlemin olacak gözlemimce
İşte o kadar !
Ve ne zordur denizle konuşmak
Çünki aldığını geri vermiyordu deniz..
Forum:
Şairlerden Şiirler
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
PeRi
![[Resim: makale.png]](https://cdn.doktorsitesi.com/uploads/makale/makale.png)
Sex insanı sahiden gençleştirir. Somut olarak izah edersek; Bütün gövde ritmini yükseltir. Kalbin daha süratli ve daha enerjik çarpmasına niçin olur. Bu Nedenle Kardiyovasküler aktiviteyi arttırır. Natürel kasları çalıştırır, kan dolaşımını hızlandırır ve hormonları yükseltir.
Manevi yönüne gelince, oysa kendimce daha da önemlidir;
· Stresi dağıtır
· beyni boşaltır,
· yaşama olan güveni ve bağlılığı arttırır,
· yalnızlık duygusunu ve vefat korkusunu hafifletir ..
Sex’cilt caymak kolay kabullenilecek bir şey değildir ve bu noktada anti aging araştırmaları devreye girer. Tıp dünyası cinsel performansı uğruna her soruna bir tedavi arıyor ve olanakları sonuna kadar zorluyor. Hormonlar, hormon tedavileri ve onlardan daha tehlikesiz olan besinler tek tek araştırılıyor.Bizim kültürümüze tanıdık olmayan olmayan; mesir macunları, cezeryeler, kudret şurupları gibi dünyanın her bölgesinde ve her dönemde afrodizyak arayışları defalarca olmuş..
E VİTAMİNİ
Bugün özellikle E Vitamininden laf edeceğim. Bu vitaminin afrodizyak olup olmadığı bilinmiyor ama son derece kuvvetli bir antioksidan olduğu belirlenmiş. Özellikle C Vitamini ve Selenyum ile birlikte alındığında etkisi kat kat artar. Bu ne demektir, antioksidan tesir bir bakıma tüm cisim sistemimizin paslardan ve küflerden arıtılmasıdır! Bu da hayat pınarlarının engelsizce akabilmesi anlamına gelir. Bütün antioksidanlar yaşam kalitemizi yükseltirler ama cinselliğin E vitamini ile ilişkisi daha farklıdır.
▪ E Vitaminin büyük kısmı alfa d- tocopherol’dur. Tocopherol sözcüğü Latince her yerde üretmek, doğurganlık yeteneği anlamına kazanç.
▪ Daha 1920 yılında, E vitamini çiftlik hayvanlarının doğurganlığını arttırmak için kullanılıyordu. Yemlere eklenen E vitamini yetersiz bırakıldığında, üremenin gerilediği görülüyordu.
▪ E Vitamini damar yüzeyini temiz miktar. Böylece kan dolaşımı düzeltir ve arttırır. Bu etkisi cinsel faaliyeti kolaylaştırır.
▪ E Vitamini kadınlarda vajina kuruluğunu önler ve libidoyu güçlendirir.
▪ E Vitamini, sex hormonları ve büyüme hormonu üretim zinciri ile kimyasal olarak ilişkilidir.
▪ Adet öncesi sorunlarında ve menapoz ardından yaşanan sıkıntılar E vitamini ile hafifletilebilmektedir.
▪ E vitamini düzenli kullanıldığında prostat kanserleri % 32 oranında önlenebilmektedir.
▪ E-A vitaminleri ile Çinko bir araya geldiğinde, sex hormonlarının seviyesini yükseltir ve üreme bezlerinin işlevlerini geliştirir.
E vitamini aslında fazla etkin bir antioksidandır. Bağışıklık sistemini geliştirir, hücresel yenilenmesine yardımcı olur, kıkırdak yetersizliğini önler, yaşlanma sürecini geciktirir hem yaraların iyileşmesine katkıda bulunur. Bu vitaminin cildi güzelleştirdiği ve ince çizgileri azalttığı bir zamanlar beri bilinirdi. E vitamini gece görüşü sorunlarını da düzeltir.
DİKKAT!
Yalnız E vitamininin aynı aspirin ve komadin gibi kanı inceltme eğilimi olduğunu belirmeden geçemeyeceğim. böylece ameliyatlardan önce alınması konusunda doktora danışmanız gerekir. bir de eğer kolesterol devirmek için ilaç alıyorsanız yeniden E vitamini almadan önce doktorunuzun fikrini sormanızda yarar var. Çünkü E Vitamini birçok kolesterol ilacında yer alan statinlerin etkisini azaltır.
İzmir Cildiyeci uzmanlarına varmak icin tıklayın!
doktorsitesi
Forum:
Sağlık Haberleri
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
PeRi
![[Resim: makale.png]](https://cdn.doktorsitesi.com/uploads/makale/makale.png)
Ebeveyn çocuk arasındaki tahvil yıllar geçtikçe daha da artar. Bu ilişki içerisinde ebeveyn de bebek de karşılıklı olarak birbirlerini etkilerler. Ebeveyn gelişmiş bir birey olduğundan özellikle dilini kullanabildiğinden bebek ile olan ilişkisinde bir adım önde başlar. Bu ilişkinin her iki taraf için etkileri farklıdır. İlişkiyi etkileyen durumlar; ebeveynin başka işlerle ilgilenip ilgilenmemesi, çocuğun bir işi tamamlamasını isteyip istememesi, çocuğun ihtiyacının ne olduğunu bilip bilmemesidir.
Ebeveynin işlevlerinden birisi de çocuğun barınma, yeme, ,içme, korunma, giyinme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamasıdır. Ancak ebeveynin, çocuğun sosyal ve hissi gelişiminin oluşmasına muavin olma işlevi de mevcuttur. Olumlu sosyal davranışların gelişmesi, (yardımsever, düşünceli olma, sorumluluk alma gibi) hasar ve rahatsızlık veren davranışların oluşmaması ebeveynin tavır ve davranışlarıyla ilgilidir. Ancak, sosyalleşme sadece aile içinde büyüyen bir vaka değildir. Çocuk, okulda akranlarıyla birlikteyken de sosyalleşir.
Ebeveynin fiziki, sosyal ve hesaplı durumu ebeveynlik işlevselliğini ve çocukla olan etkileşimini etkiler. Bu işlevselliği etkileyen en manâlı faktörler; ailenin sosyoekonomik seviyesi ve ırksa geçmişidir.
Diğer faktörler ise;
1. Erkek ve kız çocuklarına ebeveynin nasıl davrandığı,
2. Çocuk yetiştirirken anne ve babanın davranışlarının nasıl olduğu,
3. Erkek ve kız çocukların sosyalleşme de arasında ayrım olup olmadığı,
4. Çocukların cinsiyetlerinin benzer olması ya da karşıt cinslerde olmasının ebeveyn-çocuk ilişkisini nasıl etkilediğidir.
Bu bölümde, aile etkileşimle ast olarak bir sistem olarak ele alınmaktadır. Bu sistemde ebeveyn, çocuklarının sosyalleşmesi ile ilgili çok keskin sonuçlar görmek istemektedirler. Mesela; öteki insanlara karşısında nazik olması, onlara teşekkür etmesi, lütfen sözcüğünü kullanması, iyi bir terbiyeye sahip olması. Bu sonuçlar, çocuğun yaşına, cinsiyetine, yaşadığı kültürel ortama göre değişmektedir. Bunun da çok çeşitli anlamı vardır. O kültürde değer bahşedilen şeyin ne olduğun biliniyor olması, çocuğun bir patolojiye sahip olmaması, çocuğun diğer insanlarla olan bağındaki istikrarlığı, en az yakınlığı gösterebilmesi gerekmektedir.
İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın!
doktorsitesi
Forum:
Sağlık Haberleri
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
PeRi
![[Resim: 121234.jpg]](https://cdn.doktorsitesi.com/uploads/makale/121234.jpg)
Elektronik sigara, 2007 yılında ABD’de piyasaya ilk sunulmasını takiben tatbik sıklığında seri bir büyüme olmuştur. Görünüşü sigaraya aynı, kullanıcının nikotin buharını (dumanı) içine çekmesini sağlayan bataryalı bir cihazdır. Bilhassa gençlerin ilgisini çekecek şekilde, meyveli, tatlı, alkollü seçenekleri ile pazarlanmaktadır. Alışveriş merkezlerinde ve internette satışı yaygın olduğu için gençler e-sigaraya daha kolay ulaşabilmektedir.
E-sigaraların birincil çıkışlarındaki pazarlama stratejisi sigarayı vazgeçme arabulucu olarak kullanılabilecekleri ve daha zararsız oldukları yönündeydi. Lakin FDA ve yarı ciddi sıhhat kuruluşlarının hiçbirinden bu yönde bir ruhsat alamamışlardır.
Gençler aralarında e-sigara ürünleri, klasik sigaraya kadar daha popülerdir. Yüksek okul öğrencilerinde yapılan bir çalışmaya kadar e-sigara kullanımı 2015 yılında %900 artmıştır, diğer taraftan bunların %40’ı olağan sigarayı hiç kullanmayan gençlerdir. Bunun da temel nedeni e-sigaranın daha eksik zararlı zannedilmesi ve maliyetinin nispeten düşük olmasıdır. Pepper ve arkadaşları kadar yapılan bir çalışmada, genç erkeklerde e-sigara test oranının düşük olmasına karşın, hakkındaki farkındalığın yüksek olduğu (%67), grubun %18’inin e-sigarayı denemeye meyilli olduğunu belirttiği ve halen sigara içenlerde ise deneyebileceğini söyleyenlerin sayısının %74’e yükseldiği saptanmıştır.
Ne zararı var?
Sigaranın içinde 7000’in üzerinde toksik kimyasal madde olmasına karşın, e-sigarada bunların ne kadarının bulunduğunu, başka nelerin olduğunu, hangilerinin vücudumuza zarar vereceğini bilmiyoruz. Sigara içindeki en kaslı bağımlılık yapıcı madde ve toksik madde nikotindir. Bu madde e-sigara içinde de bulunur. Kan basıncını arttırır, damar tıkanması yapar, yürek krizine ve kansere neden olabilir. Ama e-sigara içindeki maddelerin uzun dönemde ne yapacağını, ne tür hastalıklara neden olacağını bilemiyoruz. Nitekim son aylarda ABD’de e-sigaranın niçin olduğu gizemli bir akciğer hastalığı nedeniyle asgari 5 kişinin yaşamını kaybettiği bildirilmiştir.
E-sigaralarda bulunan nikotin sebebiyle kullananlarda tiryakilik gelişmektedir. Bu tiryakilik eroin – kokain kullanımındaki değin kuvvetli bir bağımlılıktır. Dumanını inceleme eden bir çalışmada ise içeriğinde buharlaşan organik bileşenler ve ince partiküller de bulunmuştur. Bundan Başka bunların içeriklerinin tam net olmaması, kartuşları konusunda standartların eksikliği, merdiven altı – kaçak üretimlerle yüksek doz kullanılma ihtimali ve ekstra sert formlarının bulunması gibi nedenlerle ayrıntılarıyla kontrolsüz bir alan olarak karşımıza çıkabilmektedir.
Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) e-sigarada, sigaraya spesifik katkı maddeleri ve kartuşunda dietilen glikole rastlandığını, nikotinsiz olduğunu bildiren e-sigarada nikotin bulunması gibi etiket bilgileriyle uyumsuz içerikleri bulunduğunu açıklamıştır.
Neler yapılabilir?
ABD’de bir temyiz mahkemesi, e-sigaraların, yasada tütün ürünleri başlığı aşağı yer alması yönünde karar çıkarmıştır. Tekrar ABD’de bir takım eyaletlerde satmak kısıtlamaları ve dumansız hava sahası kanunlarına bağlı olmaları yönünde kararlar uygulamaya konmuştur. Türkiye’de de 2013 yılında 4207 sayılı kanuna “tütün içermeyen ancak, tütün mamulünü taklit eder tarzda kullanılan her türlü nargile ve sigara tütün ürünü kabul edilir” maddesi eklenerek e-sigaralar konusunda kısıtlama getirilmiştir. Gençlere satışının yasaklanması, reklamların önlenmesi, internetten satışının yasaklanması, ünlülerin ürün hakkında reklam ve yardım vermelerinin engellenmesi ve kokulu tiplerinin üretiminin mutlaka durdurulması gerekmektedir. Bunlar yapılmadığı takdirde solunum sistemimize ne cins zararlar vereceğini iyice bilemediğimiz bu fena alışılmışlık daha uzun yıllar sorun olmaya devam edecektir.
Sigara ile akciğer-kalp-damar hastalıkları ve kanser aralarında çok kaslı bir ilişki vardır. Ne kadar erken sigarayı ve e-sigarayı bırakırsanız, vücudunuz pek çabuk kendini yenilemeyi sağlar. O nedenle doktorunuzdan sigarayı vazgeçme konusunda mutlaka yardım isteyiniz.
Eskişehir Göğüs Hastalıkları uzmanlarına gelmek icin tıklayın!
doktorsitesi
Forum:
Sağlık Haberleri
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
PeRi
![[Resim: 100060.jpg]](https://cdn.doktorsitesi.com/uploads/makale/100060.jpg)
Spor ve diyetle yağlardan kurtulamazsınız…
Yaz gelmeden kilolardan kurtulun...
Yaz ayları yaklaştıkça kışın alınan kilolardan kurtulma telaşı da beraberinde geliyor. Kimimiz vücudunun genelindeki kimimiz de bölgesel kilolardan şikayetçi. Yöresel zayıflamayı istek eden fakat, seçeneklerin çokluğu sebebiyle kafası karışanlara uzmanlardan destek almasını öneriyoruz.
Yöresel zayıflama kilo azaltma yöntemi değildir.
BÖLGESEL ZAYIFLAMA NEDİR?
En ilk kez söylenmesi gereken temelde bir kilo azaltma yöntemi olmadığıdır. Vücudun kesin bölgelerinde birikmiş olan yağların azaltılması amacıyla kullanılan yöntemlere verilen genel isimdir.
Her bireyin farklı bir anatomik yapı vardır. Genetik, içsel ve dışsal sebepler de yıllar içinde bu yapının üstüne eklendiğinde öyle çoğumuzda yağlanma başlar ve bu yağlanma da vücutta türdeş dağılmaz, başlıca alanlarda daha çok depolanır. Bu biriken yağ dokuları da spor ve diyetle maalesef istek edildiği değin azaltılamazlar.
BÖLGEDEN UZAKLAŞTIRMA…
Bölgesel zayıflama yöntemlerinin tümü fiilen o bölgedeki yağ hücrelerinin büzüştürülerek, parçalanarak veya eritilerek o bölgeden uzaklaştırılması esasına dayanır. Bu işlemlerden herhangi biri uygulandıktan daha sonra da diyet ve spor yapılması, parçalanmış yağ hücrelerinin o bölgelerden atılmasını kolaylaştırdıkları için hastalara mutlaka önerilmelidir. Bu tavsiyeye uyan hastalarda tedavi başarısı çok artar.
İdeal olanı, bölgesel yağlanma problemi olan hastanın perhiz ve spor ile vücudunu şekillendirmesi, kalan yağlanmaların da uzman doktorunun önerisiyle doğru metod seçilerek o bölgeye uygulanmasıdır.
Yöresel zayıflama metodları son yıllarda artan bir şekilde artmaktadır. Temelde 2 öbür grupta toplanırlar:
- İnvazif (girişimsel, cerrahi) metodlar
- Non-invazif (girişimsel, cerrahi olmayan) metodlar
Girişimsel (cerrahi) metodlar; liposuction, lazer lipoliz, mezoterapi gibi metodlardır. Girişimsel (cerrahi) olmayan metodlar ise; pressoterapi, lenf drenaj masajı, ozon sauna, infrared, kavitasyon, cryolipoliz gibi metodlardır.
SOĞUK LİPOLİZ NEDİR?
Bahsettiğimiz girişimsel olmayan metodların içinde bulunan en yeni, FDA (Amerika Gıda ve İlaç Dairesi) tasdikli metodlardan biridir.
Nasıl çalışır?
Özel başlıkları başvuru formu alanına yerleştirilir. Başlık, vakum yaparak cilt ve deri altı dokusunu kendine dürüst çekerek o bölgedeki kan dolaşımını bir arz azaltır ve yağ dokuları dingin hale getirilir. Özel bir teknoloji tamamen o dokuları kontrollü bir şekilde kesin bir zaman diliminde yaklaşık + 2 ila – 8 C arasında soğutur. aynı zamanda öteki dokuları gözetmek ve onlara hasar vermemek için onları da kısmen izole ederek çalışır.
Cilt altı dokusu, subkutan doku dediğimiz alanda bulunan yağ hücreleri (adipositler) soğuğa karşı çok hassastırlar, çevrelerinde bulunan damarlar, sinirler ve öteki dokular bu yağ hücrelerine oranla soğuğa aleyhinde fazla daha eksik duyarlıdırlar. Bu sebeple çevre doku sağlam bırakılarak yalnızca yağ hücrelerinin etkilenmesi sağlanır.
Yağ hücreleri nasıl değil edilir?
Esas etkisi soğuk ile yağ hücrelerinin donmasını, kristalize olmasını sağlayarak o hücrelerin ölmesi ve yavaş yavaş vücuttan lenf ve kan aracılığıyla atılması esasına dayanır.
Kaç seans uygulanmalıdır?
Tek seanslık bir uygulamadır. Oysa aşırı yağ dokusuna sahip olanlarda arasında 2 ay dek bir süre bırakılmak üzere 3 seansa değin kullanım yapılabilir.
Sonuçları nelerdir?
İşlem yapılan alanda işlemden yaklaşık 3 hafta dek sonradan birincil etkiler görülmeye başlar ve yaklaşık 4. ayın sonuna değin devam eder. 4. ayın sonunda artık cisim son halini almıştır. Sıradan daralma, işlem yapılan alan ve yağ dokusunun kalınlığına kadar değişmekle birlikte 2 ila 15 cm. arasında olacaktır.
Uygulama süresi nedir?
Bölgelere göre farklılıklar göstermekle birlikte ortalama 30-100 dakika arasındadır.
Kimlere uygulanabilir?
Vücutta aşırı ya da yaygın yağlanması olanlar ve obez kişiler yerinde değildir. başkaca kalan herkese, bayan erkek farkı olmadan operasyon yapılabilir.
İşlemde ve ardından ne hissedilir?
İşlem sırasında hasta sızı, acı hissetmez. Kullanılan özel jeller ve örtüler bir uçtan bir uca sadece hafif soğukluk, serinlik hissedebilir. Bu sebeple de işlemdeyken TV izleyebilir, kitap okuyabilir, bilgisayar ile çalışabilir.
İşlem bittikten sonradan o bölgede hafif kızarıklık ve uyuşukluk oluşabilir. Dakikalar veya saatler içinde geçecektir. Az sayıda hastada morluk oluşabilir, fakat o da hiçbir iz bırakmadan takriben 1 hafta içinde düzelecektir.
En neşeli yanı da işlemden çıkar çıkmaz hastalar günlük hayatlarına anında dönebilirler.
Etkiler ne değin vakit ile kalıcı?
Kişiler her tarafta kilo almadığı, hayat alışkanlıklarını dinç yönde değiştirdikleri sürece formlarını korurlar.
KAVİTASYON NEDİR?
Kavitasyon, ultrason sözde bir ses dalgasının bir el başlığı ile deri üzerinden uygulanması yağ dokusuna ulaşması ve yağ dokusundaki hücrelerde ani ve yüksek basınç değişiklikleri oluşturarak yağ hücrelerini parçalama prensibine dayalı cerrahi olmayan bir başka yöresel zayıflama yöntemidir.
Hangi amaçla kullanılıyor?
Bölgesel zayıflama nedeniyle kullanılmasının yanına çoğumuzun selülit olarak tariflediği derideki kozmetik problemin de azaltılmasında oldukça etkin sonuçlar verir. bununla beraber cilt sıkılaşmasında da etkisi olduğundan bu amaçla da kullanılmaktadır.
Başarı Sonuçları nelerdir?
Uygulanan bölgeye ve hastanın beden yağlanma oranına kadar değişmekle birlikte yaklaşık 2-8 cm arasında daralma ve selülit görünümünde dikkate layık ölçüde düzleşme sağlanabilmektedir.
Kaç seans uygulanmalıdır?
Ortalama alan başına 6-10 seans dilekçe yapılmaktadır. Başlıca haftada 2 seans ile başlanıp, haftada 1 seans ile sürdürülür.
İşlemde ne hissediliyor? Sancı hissedilir mi?
Sancı ve acı yoktur. Yalnızca hastalar kulaklarında hafif bir çınlama sesi duyarlar. rahatsız edici bir işlem değildir.
RADYOFREKANS NEDİR?
Radyofrekans, bir başka cerrahi olmayan bölgesel zayıflama metodudur. Fakat sadece bölgesel zayıflama yok aynı zamanda kırışıklık tedavisi ve selülit tedavisinde de bu işlemden yararlanırız.
Nasıl çalışır?
Deri ve cilt altındaki su içeren dokulardaki su molekülleri ve iyonları harekete geçirerek kesin bir ısı derecesine dek kontrollü bir şekilde ısıtılır.. Hedeflenen, ısının 40-43 C arasına ulaştırılmasıdır. Bu hesaplanmış ısı derecesi kişinin öteki dokularına zarar vermeden hedeflenen alanların istenen yönde etkilenmesi sağlanır.
Hedeflenen nedir?
Yağ hücrelerinin su düzeyi çevre dokulara kadar yüksektir. İşte bu şekilde yağ hücreleri ısıtılarak eritilebilir. Bu uygulamanın sonunda da yine eriyen yağ hücreleri lenf ve kan aracılığıyla atılır.
Ayrıca kolajen doku dediğimiz deri altında bulunan cildimizin sıkı durmasını sağlayan ve ağ gibi saran dokunun da radyofrekans ile ısınarak hasarlanmasını sağlayabiliriz. Ve bu hasarı fark eden vücudumuz da bono dokusunda yer alan fibroblast denen hücrelerin aktivasyonunu arttırarak bu dokunun yenisini üretmeye başlar. Bu yeni doku eskisinden çok daha gergin ve sıkı bir doku olacaktır. Bu sayede kırışıklıklarda ciddi bir azalma sağlanacaktır.
Isının pozitif olması nasıl önleniyor?
Tedavi boyunca özel infrared termometreler ile cilt ısısı ölçülür, böylece beğenilmeyen ısılara ulaşılmasına engel olunur.
Zayıflama ve kırışıklıkta aynı operasyon mi yapılıyor?
Hayır bambaşka başlıklar kullanılır. İki bambaşka başlığı vardır. Biri bipolar başlık; ancak bu takriben 5-6 mm kadar inebilen ve daha eksik derine ulaşan başlık yüz bölgesindeki kırışıklıklarda kullanılır. İkincisi monopolar başlık; oysa bu da daha derin yaklaşık 20-22 mm derinliğe ulaşabildiğinden genelde gövdede kullanılır.
Seans süreleri, sayıları ve çare aralıkları nedir?
Yüz bölgesi uygulaması takriben 20 dk, karoser uygulamaları da çoğunlukla 40-60 dk karar sürer.
Sıradan 10 seans uygulanır ve haftada 2 seans uygulama yapılır
Sızı hissedilir mi?
Kontrollü ısınma sağlandığı için hasta yalnızca hafif ısı hisseder. Ağrı veya acı duymaz.
Herkese uygulanabilir mi?
Hayır. Parkinson, MS, sara, kanser öyküsü olan hastalar, hamilelik, emzirme, kalp pili olan hastalar ve büyük metal protezi olan hastalarda uygulanamaz.
Ten renginin hiçbir önemi yoktur, renk duyarlı bir cihaz değildir. Yazın bronz tene bile uygulanabilir.
İşlem sonrasında neler yaşanabilir?
Hastalar hafif bir kızarıklık ve hafif bir yanma hissi ile çıkarlar. Dakikalar içerisinde geriler ve günlük hayatlarına devam edebilirler
PRESSOTERAPİ NEDİR?
Pressoterapi, dolaşım sistemini harekete geçiren, vücutta biriken artı değişken, yağ ve toksinlerin atılmasını kolaylaştıran, selülit tedavisi, bölgesel zayıflama ve vücut sıkılaştırma uygulamalarının etkinliğini arttıran çok fonksiyonlu bir drenaj sistemidir.
Ne işe fayda?
- Lenf yollarına yapmış olduğu basınç ile sirkülasyonu arttırarak metabolik atıkların elimine edilmesini kolaylaştırır.
- Vücudun oksijen miktarını artırarak, dolaşım sistemini geliştirir ve ekstremitelerdeki gerginliği ortadan kaldırır.
- Lenfatik ve venöz dolaşımı hızlandırarak gözenekli olan yenilenmesini kolaylaştırır.
- Beden sarkmalarının toparlanmasında, kilo, varis ve ödem problemlerinde, sellülit ve bölgesel incelme tedavilerinde epeyce etkilidir.
Ağrılı bir operasyon midir?
Seans sürecinde herhangi bir sızı-acı hissi oluşturmaksızın bütün tersine sakinleştirici ve şen bir uygulamadır.
Kimlere uygulanabilir?
Herhangi bir cinsiyet ve yaş farkı olmaksızın bütün erişkinlere uygulanabilir.
YAPILMASI GEREKENLER…
- Hangi bölgesel zayıflama metodunun hastaya yerinde olduğu konusunda uzman doktor kadar detaylı bir dermatolojik muayene yapılarak karar verilmelidir.
- Aniden pozitif metodun bir arada kullanıldığı durumda tedavi başarısı daha da artacaktır.
- Hastalara işlemden 1 hafta evvelden açtırmak üzere yağdan fakir diyet yapmaları, en düşük 2-2.5 lt dek jurnal su tüketmeleri ve mümkünse sporla desteklemeleri önerilir.
- Her tür yöresel zayıflama işlemi sonrasında hasarlanmış yağ hücrelerinin atılımını kolaylaştırmak için pressoterapi veya elle masaj gibi lenf drenaj yöntemlerinden biri mutlaka uygulanmalıdır.
- Hastanın karoser kitle indeksine tarafından kilo fazlası varsa beslenme uzmanı yardımı ile kilolarının azaltılması ve ardından yöresel zayıflama işlemlerinin yapılması tedavi başarısını kuşkusuz arttıracaktır.
Ankara Dermatolog uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın!
doktorsitesi
Forum:
Kadın Sağlık
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
PeRi
![[Resim: makale.png]](https://cdn.doktorsitesi.com/uploads/makale/makale.png)
Bir cinsel terapi uzmanı olarak evlerde ses yalıtımı ve ebeveyn banyosu yapımının gerekli olması gerektiğini düşünüyorum. Maalesef ülkemizdeki evlerin çoğu çiftlerin dinç bir cinsel yaşam sürmeleri için uygun değildir.
Özellikle evde öteki aile büyükleriyle birlikte yaşamış evli çiftler ve çocuklu çiftler odalardaki yalıtımın eksik olması sebebiyle cinsel yaşamlarında bıkkınlık yaşayabiliyorlar. Cinsel yakınlaşma sırasında çıkardıkları seslerin duyulacağı endişesiyle kendilerini gözden geçirmek zorunda kalıyorlar ve cinsellikten keyif alamıyorlar.
Hatta bu durum zamanla çift arasında tartışmalara ve cinsel sorunlara da yol açabiliyor. bu nedenle evlerde ses yalıtımına ve ebeveyn banyosu olmasına bilhassa itina gösterilmelidir, çiftlerin cinsel sağlığı ve toplumsal huzuru için çok kayda değer bir meseledir.
Cinsel ilişki esnasında kişiler özgür olmalı ve diledikleri gibi kendilerini açıklama edebilmelidir, ancak odaların yalıtımı yetersiz olduğunda anne-babaların çıkardığı sesler çocuklar göre duyulabilir.
Özellikle küçük yaştaki çocuklar bu sesleri yanlış anlamlandırabilir ve babalarının annelerine fena bir şey yaptığını düşünerek, babaya aleyhinde öfke duyabilirler. Yeniden küçük yaşta bu cins sesleri duymak çocukta cinselliğe ilişkin vaktinden önce bir merak ve ilgi gelişmesine neden olabilir.
Gizlilik duygusu çocukları istismarlara karşısında koruyan bir sigortadır!
Dinç bir cinsel yaşam için gizlilik en önemli unsurdur. Mahremiyet insanın özelidir, bir ihtiyaçtır ve bir özgürlüktür. Ebeveynler mahremiyet anlayışını ve utanma duygusunu, ufak yaşlardan itibaren çocuklarına kazandırmalıdır.
Çünkü mahremiyet duygusu geliştiren çocukların istismar riski azalırken, sağlıklı cinsel kimlik gelişimleri de hızlanır. Mahremiyet duygusu çocuğu istismarlara aleyhinde koruyan bir sigortadır.
Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için evlerde ebeveyn banyosu şart
Bizim toplumumuzda inançlarımız gereği cinsel ilişkiden daha sonra banyo yapılır, oysa ebeveyn banyosu olmadığında çiftler bıkkınlık yaşayabiliyorlar ve eğer ev kalabalıksa banyo yapmamak için cinsel ilişkiye girmekten bile kaçınabiliyorlar. Bilhassa anne-babalarıyla birlikte oturan yeni evli çiftlerde bu duruma sık rastlanıyor. Yeni gelin, kayınvalide ve kayınpederden utandığı için eşiyle birlikte olmak istemiyor ve zamanla bu cinsel isteksizliğe dönüşebiliyor hatta bu şart kimsesiz vajinismus nedeni olarak bile karşımıza çıkabiliyor.
Tüm bu nedenler düşünüldüğünde bir ses yalıtımı ve ebeveyn banyosunun ne kadar önemli bir teferruat olduğu fikrinde buluşacağımıza inanıyorum… Dinç ve haz dolu günler…
Mersin Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın!
doktorsitesi
Forum:
Sağlık Haberleri
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
Maviş
AŞKIN DİLİ
Bir zamanlar üniversiteli bir delikanlı, her gün bindiği metroda o kızı görür, saçları altın sarısı, gözleri okyanus mavisi ve hiç açıldığını görmediği dudakları kiraz kırmızısı.
Ve işte öyle günlerden birinde, delikanlı biraz geç kalır metronun kalkış saatine, tam merdivenlerden inerken birinin daha onunla beraber koştuğunu fark eder. Başını çevirdiğinde, O kızdır onunla aynı anda geç kalan, ama güzel sarışın bakışlarıyla olduğu yerde durup, ona bakakalan genç adamı geride bırakarak tam kapıların kapanmasına yakın, atar kendini vagona....
Genç üniversiteli vagondan içeri süzülen kalp sancısını izler istasyondan. Ve işte aylardır başarmaya çalıştığı şeyi o an başarır genç adam, kız kendisini çaresiz bir şekilde izleyen o şaşkın ve bir o kadar üzgün bakışları fark etmiştir arttık. O da kilitlenir ister istemez genç adama içinde tanımlayamadığı duygulara ev sahipliği yaparak.
Tren hareket ettikten kısa bir süre sonra sırtının dayalı olduğu koltukta oturan ve yüzünü göremediği birinin eli ona bir kağıt parçası uzatır, bir anlık tepki olacak, kağıtta yazanlar ilk ilgi alanı olur, verenden ziyade; Diyordur ki kağıtta muhteşem bir el yazısıyla; ''Her sabah karşımda durup beni izleyen adam, sana bir şey sormak istiyorum; konuşmadan da yaşanır mı aşk?'' Adam herkesi her şeyi unutur birden, dalar gider bir kaç dakikalığına, hemen elindeki kalemle cevabını yazar ve ne yapacağı o an gelir aklına; yani ona kağıdı veren kalp sızısının bir arka koltukta oturduğu gerçeği .. Süratle kalkar yerinden döner arkasını, ama boştur koltuk ve biran arka sayfasını gördüğü kağıtta bir not görür:
"yarın sabah cevabını aynı kağıtta ilet olur mu?"
Dünyalar genç adamın olmuştur artık... Sabahı zor eder, gece sabaha kadar onu düşünür. Aklına gelen ve o an yazdığı cevap karşısında. Sabah geç kalmamak için koşar adım gider metro istasyonuna ve biner aynı vagona. İşte hayal sandığı dün, bugün nihayetine erecektir az bir zaman sonra; kızın yanı boştur, oturur ve bu sana diye uzatır cevabını ''Kalbin dili, her dilden, her sesten üstündür'' yazar.. Kız gülerek onaylar bu cevabı ve o an delikanlıyı şaşkınlıktan lal eden bir not uzatır tekrar eline.
."Adım Ayşen, 2 yıl önce bir trafik kazasında yaşadığım şok, işitme duyularımı kaybetmeme sebep oldu. Gözlerin ve kalbin, gözlerim ve kalbimle konuşabilir mi?''
Genç üniversiteli şok geçirir o an evet mi dese hayır mı.. İneceği istasyona geldiğini anlayınca, bir not yazar ve uzatır o tatlı sarışına; "yarın yine görüşürüz''.. Ve iner trenin o sessiz vagonundan. Aslında eve varmadan kararını vermiştir içinden: EVET.
Ertesi sabah elinde bir gül ile gider istasyona ve karşıdan geldiğini görür 2 günlük rüyasının. İşte o gün başlangıcıdır bu sessiz aşkın. Delikanlı artık mektuplaşmaya, duygularını okuyarak ve yazarak yaşamaya başlar, yan koltuğunda oturduğunu bildiği o rüyasıyla. Hayat yolunda hep yan koltukta oturmasını ister o dünyalar tatlısı kızın ve aradan geçen mutlu ve umutlu 1 yılın sonunda genç adam mezun olma töreninden hemen sonra; O'nu hayatının kadını yapmayı ne kadar istediğini yazar karşı sandalyede oturan rüyasına son mektubunda. Bu kez susar, cevap yazmaz kız, ama bunun yerine eğilir adamın kulağına, derin bir nefes aldıktan sonra, o şiir gibi sesiyle, dudaklarının arasından şu sözler dökülür ;
''Hem de zerre pişmanlık duymadan , binlerce kez evet.''
Bir zamanlar üniversiteli bir delikanlı, her gün bindiği metroda o kızı görür, saçları altın sarısı, gözleri okyanus mavisi ve hiç açıldığını görmediği dudakları kiraz kırmızısı.
Ve işte öyle günlerden birinde, delikanlı biraz geç kalır metronun kalkış saatine, tam merdivenlerden inerken birinin daha onunla beraber koştuğunu fark eder. Başını çevirdiğinde, O kızdır onunla aynı anda geç kalan, ama güzel sarışın bakışlarıyla olduğu yerde durup, ona bakakalan genç adamı geride bırakarak tam kapıların kapanmasına yakın, atar kendini vagona....
Genç üniversiteli vagondan içeri süzülen kalp sancısını izler istasyondan. Ve işte aylardır başarmaya çalıştığı şeyi o an başarır genç adam, kız kendisini çaresiz bir şekilde izleyen o şaşkın ve bir o kadar üzgün bakışları fark etmiştir arttık. O da kilitlenir ister istemez genç adama içinde tanımlayamadığı duygulara ev sahipliği yaparak.
Tren hareket ettikten kısa bir süre sonra sırtının dayalı olduğu koltukta oturan ve yüzünü göremediği birinin eli ona bir kağıt parçası uzatır, bir anlık tepki olacak, kağıtta yazanlar ilk ilgi alanı olur, verenden ziyade; Diyordur ki kağıtta muhteşem bir el yazısıyla; ''Her sabah karşımda durup beni izleyen adam, sana bir şey sormak istiyorum; konuşmadan da yaşanır mı aşk?'' Adam herkesi her şeyi unutur birden, dalar gider bir kaç dakikalığına, hemen elindeki kalemle cevabını yazar ve ne yapacağı o an gelir aklına; yani ona kağıdı veren kalp sızısının bir arka koltukta oturduğu gerçeği .. Süratle kalkar yerinden döner arkasını, ama boştur koltuk ve biran arka sayfasını gördüğü kağıtta bir not görür:
"yarın sabah cevabını aynı kağıtta ilet olur mu?"
Dünyalar genç adamın olmuştur artık... Sabahı zor eder, gece sabaha kadar onu düşünür. Aklına gelen ve o an yazdığı cevap karşısında. Sabah geç kalmamak için koşar adım gider metro istasyonuna ve biner aynı vagona. İşte hayal sandığı dün, bugün nihayetine erecektir az bir zaman sonra; kızın yanı boştur, oturur ve bu sana diye uzatır cevabını ''Kalbin dili, her dilden, her sesten üstündür'' yazar.. Kız gülerek onaylar bu cevabı ve o an delikanlıyı şaşkınlıktan lal eden bir not uzatır tekrar eline.
."Adım Ayşen, 2 yıl önce bir trafik kazasında yaşadığım şok, işitme duyularımı kaybetmeme sebep oldu. Gözlerin ve kalbin, gözlerim ve kalbimle konuşabilir mi?''
Genç üniversiteli şok geçirir o an evet mi dese hayır mı.. İneceği istasyona geldiğini anlayınca, bir not yazar ve uzatır o tatlı sarışına; "yarın yine görüşürüz''.. Ve iner trenin o sessiz vagonundan. Aslında eve varmadan kararını vermiştir içinden: EVET.
Ertesi sabah elinde bir gül ile gider istasyona ve karşıdan geldiğini görür 2 günlük rüyasının. İşte o gün başlangıcıdır bu sessiz aşkın. Delikanlı artık mektuplaşmaya, duygularını okuyarak ve yazarak yaşamaya başlar, yan koltuğunda oturduğunu bildiği o rüyasıyla. Hayat yolunda hep yan koltukta oturmasını ister o dünyalar tatlısı kızın ve aradan geçen mutlu ve umutlu 1 yılın sonunda genç adam mezun olma töreninden hemen sonra; O'nu hayatının kadını yapmayı ne kadar istediğini yazar karşı sandalyede oturan rüyasına son mektubunda. Bu kez susar, cevap yazmaz kız, ama bunun yerine eğilir adamın kulağına, derin bir nefes aldıktan sonra, o şiir gibi sesiyle, dudaklarının arasından şu sözler dökülür ;
''Hem de zerre pişmanlık duymadan , binlerce kez evet.''
Forum:
Yaşamdan Yazıtlar
Yorumlar
Yorum Yok

Yazar:
Maviş
Seni Günlere Böldüm
Seni günlere böldüm, seni aylara
Daha yıllara, yüzyıllara böleceğim
Ve her zaman söyleyeceğim ki beni anla
Böyle eskitilmiş de olsa bu kalbi
Minesi çatlamış bir diş gibi durduracağım karşısında.
Şiirler söylenir, şiirler biter
Biz bu sevdayı neresine sakladıktı sen ona bak da
Kahverengi avuçlarına mı gözlerinin
Tam oradan mı kahverengi yağan bir aydınlığa.
Bütün günler yenileşir her bekleyişte
Ve bütün dünler, bütün geçmişler
Kapını açarsın ki bir de, hiç kimseler yok
Çaresiz, benim sana gelişim de hep böyle.
Dün akşama doğru turuncu bir bulut geçti
Sonra bütün bulutlar hep birden geçti
Anılar, anılar, belki hepsi bir kelime
Seni günlere böldüm, seni aylara
Daha yıllara, yüzyıllara böleceğim
Ve her zaman söyleyeceğim ki beni anla
Böyle eskitilmiş de olsa bu kalbi
Minesi çatlamış bir diş gibi durduracağım karşısında.
Şiirler söylenir, şiirler biter
Biz bu sevdayı neresine sakladıktı sen ona bak da
Kahverengi avuçlarına mı gözlerinin
Tam oradan mı kahverengi yağan bir aydınlığa.
Bütün günler yenileşir her bekleyişte
Ve bütün dünler, bütün geçmişler
Kapını açarsın ki bir de, hiç kimseler yok
Çaresiz, benim sana gelişim de hep böyle.
Dün akşama doğru turuncu bir bulut geçti
Sonra bütün bulutlar hep birden geçti
Anılar, anılar, belki hepsi bir kelime
Forum:
Şairlerden Şiirler
Yorumlar
Yorum Yok
Hoşgeldin, Ziyaretçi
Forumda Ara
Forum İstatistikleri
Kimler Çevrimiçi
Toplam: 42 kullanıcı aktif
Bing, Google
0 Kayıtlı
» 40 Ziyaretçi
» 40 Ziyaretçi
Son Aktiviteler
Türkçe Testleri
Son Yorum:
nullsix
•
Dün, 07:38 PM
Rüya Tabirleri
Son Yorum:
nullsix
•
Dün, 07:33 PM
Bursa Logo Yazılım ve Log...
Son Yorum:
nullsix
•
05-06-2025, 05:11 PM
Mersin Site Yönetim
Son Yorum:
nullsix
•
05-05-2025, 07:35 PM
Site Yönetim Şirketleri
Son Yorum:
nullsix
•
05-05-2025, 07:26 PM
Üç Renk Peyzaj: Ankara'da...
Son Yorum:
Kenan06
•
05-05-2025, 12:48 PM
Alüminyumun Gücünü Gelece...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
05-04-2025, 10:00 PM
İstanbul’da En İyi Öğrenc...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
05-04-2025, 09:28 PM
İstanbul Tekne Düğünü Fiy...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
05-04-2025, 09:00 PM
Bematur İle Teknede Düğün...
Son Yorum:
aysuyigiter
•
05-04-2025, 08:30 PM